YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16364
KARAR NO : 2017/6255
KARAR TARİHİ : 27.04.2017
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, tarafların 1988 tarihinde evlendiklerini, evliliklerinden reşit beş çocuklarının olduğunu, davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, eve bakmadığını, başka bir kadınla birliktelik yaşadığını, iki evini satarak bu kadınla olan ilişkisinde harcadığını; davalının kendisine eğer bu kadını kabul edersen birlikte yaşarız, yoksa ben gidiyorum diyerek müşterek konutu terk edip gittiğini, kendisinin ev hanımı olduğunu, hiçbir gelirinin bulunmadığını beyanla aylık 1.500 TL nafakanın davalıdan alınarak tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; başka bir kadınla birliktelik yaşayarak hata ettiğini, ancak davacı tarafa ben size bakmam demediğini, ancak davacı ve çocuklarının başka bir kadınla birlikteliğini kabul etmediklerini, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren aylık 400 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş, karar süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre, evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin “ekonomik güçleri” ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
./..
-2-
Somut olayda; taraflar hakkındaki sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının evhanımı olduğu, okur yazarlığının olmadığı, 570 Tl kirada oturduğu sözkonusu ikamette 2 çoçuğuyla birlikte kaldığı, davalının emekli olup aynı zamanda sgk çalışanı olarak kaydının bulunduğu aylık emekli maaşının 2144, 65 Tl olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tesbit edilen mevcut gelir durumuna göre, mahkemece takdir edilen nafakalar bir miktar az olup, Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre davacı lehine daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, az miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.