Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/15795 E. 2016/14354 K. 08.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15795
KARAR NO : 2016/14354
KARAR TARİHİ : 08.12.2016

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalının elektrik abonesi olmaksızın kaçak elektrik kullandığını, bunun tespiti üzerine işlem yapıldığını ve fatura tahakkuk ettirildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8487 Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, ancak davalı borçlunun takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu beyanla itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile ; … 3. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8487 takip sayılı dosyasında davalı borçlu tarafından takibe yapılan itirazın 9.817,99 TL asıl alacak, 544,37 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 10.362,36 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz etmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davalı vekilinin tüm davacı vekilinin 2 ve 3 nolu bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava kaçak tahakkukuna yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir .
Hükme esas bilirkişi raporunda; abonesiz kaçak tahakkuku yönünden yapılan incelemede; abonenin ölçü sistemine bir müdahalesinin olmadığı, enerjinin sayaçtan geçtiği, usulsüz elektrik kullanımı bulunduğunu belirterek hesaplama yaptığı ve davalının toplamda 9817,99 TL borçlu olduğunu rapor ettiği, mahkemece, bu rapor benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; abonesiz kullanımın; kaçak mı usulsüz mü elektrik kapsamında kaldığı noktasında toplanmaktadır.Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. maddesinde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiştir.Aynı yönetmeliğin 13. maddesinin b bendinde ise; dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik tüketimi olarak açıkça belirtilmiştir.Somut olayda; Takibe dayanak 3 adet kaçak tahakkuk tutanağının olduğu, ilk ve 2. tutanağın abonesiz kaçak kullanımdan; 3. tutanağın enerjisi kesilmiş sayacı devre dışı bırakıp şöntleme yaparak enerji tüketimine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.Davalının Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi hükümleri gereğince kaçak elektrik kullandığı açıktır.Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dosyanın alanında uzman üçlü bilirkişi kuruluna tevdi ile, davacının, davalıdan talep edebileceği kaçak elektrik bedelinin, Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik gereğince yayınlanan usül ve esaslarda açıklanan yönteme göre hesaplanması için taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, davalının sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik bedelinin duraksamasız belirlenmesi, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-)Davacı kaçak elektrik kullanımı sonucu düzenlenen fatura miktarına KDV eklenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.Uyuşmazlık, haksız eylem niteliğindeki kaçak elektrik kullanımına dayalı tazminat alacağına Katma Değer Vergisi (KDV) eklenip eklenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili yasal mevzuatın irdelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK)’nun 1.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında; “her türlü mal ve hizmet ithalatı” ile “diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler”in katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra; aynı Kanunun 2.maddesinin 3.bendinde; “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımlar da” mal teslimi olarak kabul edilmiştir.
Sözü edilen Kanunun 5.maddesinde yer alan “vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır.” hükmü ile “hizmet sayılan haller” düzenlenmiş; Kanunun 10.maddesinin (g) bendinde “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi” vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmiştir.
Verginin matrahını düzenleyen “teslim ve hizmet işlemlerinde matrah” başlıklı 20.maddesinde de “belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedeli Katma Değer Vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez.” hükmüne yer verilmiştir.Elektrik faturalarından alınması gereken katma değer vergisinin (KDV) düzenlendiği Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’nin 9.maddesinde; tarife tespitinde yer almayan ve elektrik enerjisi tüketiminin kwh`ı başına tahsil edilmesi gereken ve Kanunlarla belirlenmiş olan vergi (Belediye Tüketim Vergisi, Katma Değer Vergisi ve bunun gibi) resim ve harcın, teşekkül veya şirket tarafından ayrıca faturalara ilave edilerek tahsil edileceği, düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, davacı kurum sözleşme yapmak ve böylece karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya hizmet sunmuş bulunmaktadır. Davalı taraf ise, sözü edilen hizmetten sözleşme vasıtasıyla yararlanacağı yerde böyle bir sözleşme yapmaksızın (ve belki de bunu istemeksizin) karşılıksız ve kaçak olarak elektrik enerjisinden yararlanmış bulunmaktadır.
O halde, taraflar arasında dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmeli ve davacı idarenin bu gibi durumlara ilişkin olarak belirlediği kurallara uygun bedelin davalı tarafından ödenmesi gerekir. Bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olması gerekli ve yeterli görülmelidir.
Öte yandan davacı idarenin sunduğu elektrik hizmetinden yararlanan kişi (davalı); nedensiz zenginleşme, haksız eylem veya vekaletsiz iş görme koşullarının gerçekleştiğinin ispatı gerekmeksizin idarenin “yönetmelik veya tarife” hükümlerine uygun olarak istediği bedeli ödemek zorundadır. O kadar ki; borçlunun (davalının), zenginleşmesinin istenilen bedelden daha az olması veya alacaklının (davacının) savunulduğu kadar fakirleşmemiş bulunması istenilen bedelin miktarını etkilemeyecektir (YHGK.nun 20.12.2000 gün ve 2000/3-1803-1813 E., K.; 13.02.2002 gün ve 2002/3-100-68 E., K. sayılı ilamları).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:Yukarıda da izah edildiği üzere, konuya ilişkin yasal mevzuat uyarınca kaçak kullanım bedeline KDV eklenmesi yasal bir zorunluluk olduğuna ve taraflar arasında sözleşme benzeri bir ilişki kurulduğuna göre, davalının kaçak kullanımından da bu çerçevede sorumlu olduğu açıktır.
Aksine bir yaklaşımla, kaçak elektrik kullanımında KDV alınmayacağının kabulü halinde, sözleşme yaparak dürüst davranan ve normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak elektrik kullanan kişiler lehine bir sonuca yol açılarak, kaçak kullananlar korunmuş ve kaçak kullanım teşvik edilmiş olur ki, bunun kabulü mümkün değildir.Sonuç itibariyle; dosya içeriği ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu md.20 hükmü ve kaçak tüketim tahakkukunda KDV hesaplaması yapılması gerektiğini vurgulayan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 tarih, 2011/7-690 Esas-2011/617 Karar sayılı ilamına aykırı; kaçak kullanımda KDV talep edilemeyeceğini bildirir bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir .
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm ,davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2.3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.