Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/15630 E. 2016/13927 K. 05.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15630
KARAR NO : 2016/13927
KARAR TARİHİ : 05.12.2016

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilerinin … İli, …, … Mah., … sitesi, C Blok iş yerinin maliki oldukları, blokta 25.05.2013 tarihinde saat 13:30 cıvarında meydana gelen yangın sonucu müvekkilerine ait bloğun çatısının tamamının yandığını, blokta yangından ve yangın söndürme çalışmaları sonucunda çeşitli zararlar meydana geldiğini, meydana gelen yangının emniyet soruşturması ve itfaiye raporuna göre 36 nolu işyeri çatısına yakın olan davalıya ait tellerin rüzgarın etkisiyle sürtünerek çıkardığı kıvılcımların, çatıya sıçramasından kaynaklandığını, yangına sebep olan elektrik nakil hatlarının binadan yeterince uzak mesafede bulunmadığını, rüzgarın etkisiyle birbirine temasını önleyecek önlemin alınmadığını, davalı kurumun yangına sebebiyet verdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin 25/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı 25.09.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 67.461.00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davalı kurumun yangının meydana gelmesinde kusuru olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin yangının meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 67.461,00 TL’nin 25/05/2013 tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz etmiştir.
Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-TBK’nun 51/1(BK’nun 43/1)maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.”hükmü getirilmiştir.Bununla birlikte, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.
Buna göre,enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan, enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur. Dosya kapsamından,yerel mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda davalı İdarenin %100 kusurlu olduğu ,alınan ikinci raporda dava dışı belediyenin % 25 , bina sahibinin % 25 , davalı idarenin % 50 kusurlu oldukları açıklanmış, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davalı idarenin %100 kusurlu olduğu, davacıların zararının 67.461.00 TL olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda, olay günü davalı kuruma ait elektrik tellerinin rüzgar nedeni ile birbirine çarparak kıvılcım çıkardığı,çıkan kıvılcımların davacıların kullanımında olan binanın çatısına sıçraması nedeniyle yangın başladığı ,yangının hızla büyüyerek binanın çatı kısmının yanmasına sebebiyet verdiği ,davalı kurumun tellerin bakımı ile birlikte hattın güvenliği için de gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu, bu kapsamda yangına sebep olan elektrik nakil hatlarının binadan yeterince uzak mesafede bulunmadığı,hattın çevresinde bulunan ve tehlike yaratan unsurların kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, istenen zarardan davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.Olay günü yangının meydan gelmesine rüzgar neden olmuşsa da bu durum zararın oluşumunda illiyet bağını kesecek güçte değildir.Bu haliyle davalının sorumluluğu ortan kaldırmaz .Ancak rüzgarın zararın artmasına katkıda bulunduğu ve hesaplanan zarar miktarı da gözetildiğinde Borçlar Kanunun 51(BK’nun 43/1) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılmamış olması usul ve yasaya uygun görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.