YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15426
KARAR NO : 2016/17018
KARAR TARİHİ : 29.12.2016
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı dağıtım şirketinin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 2.000 TL bedelin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; ıslah dilekçesi ile talebini 213.378,45 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, kayıp-kaçak ve diğer bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 213.378,45 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 11.02.2016 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa tabi tarımsal amaçlı kooperatifler; Tarım ve Köyişleri Bakanlığının görev alanında bulunan ve 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa göre kuruluşları yapılan tarımsal amaçlı kooperatif tüzel kişilikleridir.
Türlerine göre tarımsal amaçlı kooperatifler:
1- Tarımsal Kalkınma Kooperatifi,
2- Sulama Kooperatifi,
3- Su Ürünleri Kooperatifi,
4- Pancar Ekicileri Kooperatifi’dir.
Tarımsal amaçlı kooperatiflerin amacı; yeteri derecede iktisadi güce sahip olmayan gerçek kişilerin meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle rasyonel bir şekilde ve ekonomik olarak karşılamak ve temin etmektir.
Tarımsal amaçlı kooperatifler kapsamında yer alan sulama kooperatiflerinin amaçları ise; Devletçe ikmal edilmiş veya edilecek sulama tesislerinden alınacak veya her ne suretle olursa olsun tarım sahalarından çıkarılacak suyun ziraatta kullanılması ile ilgili arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla içi sulama ve drenaj gibi zirai sulama tesislerini kurmak veya kurulmuş olan sulama tesislerini işletmek, işlettirmek ve bakımını yapmak ve yaptırmak amacıyla kurulup faaliyet göstermektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın davacı Sulama Kooperatifinin, elektrik faturaları uyarınca davalıya ödediği kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkin olup; uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında da kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile değil Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılıp sonuçlandırılması gerekirken, Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılarak esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenlerine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.