Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/14977 E. 2017/3641 K. 22.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14977
KARAR NO : 2017/3641
KARAR TARİHİ : 22.03.2017

MAHKEMESİ : B…. AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki iştirak nafakasının azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; tarafların boşandığını, boşanma kararı ile tarafların müşterek çocukları …. için 1.250 TL, … için 1.000 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, boşanma davasının açıldığı ve neticelendiği dönemde davacının başhekim olarak görev yaptığını, o dönemde aylık gelirinin 11.969,80 TL olduğunu, başhekimlik görevinin sona erdiğini, davacının 2015 eylül ayı itibariyle aylık gelirinin 4.039,69 TL olduğunu, İzmir’de ikamet ettiği eve 1.000 TL kira ödediğini, davalının da doktor olarak çalıştığını ve aylık gelirinin 5.500 TL olduğunu, davacının 2.250 TL tutarındaki nafakayı ödemekte güçlük çektiğini belirterek, 2.250 TL iştirak nafakasında hakkaniyet ölçüsünde indirim yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; iştirak nafakasının davacının aldığı ücret değil, çocukların eğitim harcamalarının karşılanması göz önüne alınarak verildiğini, müşterek çocukların özel okulda eğitim gördüklerini, davalının çocukların eğitimi ve evin masraflarını karşılayabilmek için 2013-2016 yıllarında sadece 10 gün izin kullanarak aralıksız çalıştığını, davacını…edindiği mülklerden ayrıca kira geliri olduğunu, davacının başhekimlik görevinin sona ermesinde kendi performans yetersizliğinin olduğunu, davacının sunduğu maaş bordrosunun davacının çıplak maaşı olduğunu, davacının uzman hekim olup, müvekkilinin pratisyen hekim olduğunu ve davacının bordrosunda ek ödemelerin gösterilmediğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Bursa 6. Aile mahkemesinin 2013/90 esas 2013/147 karar sayılı kararı ile tarafların müşterek çocuğu …. için takdir edilen 1.250 TL iştirak nafakasının 1.100 TL’ye, … Emre için takdir edilen 1.000 TL iştirak nafakasının 900 TL’ye indirilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere her ay davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, iştirak nafakasının azaltılması istemine ilişkindir.
TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”. Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur” (TMK. 330/1).
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının uzman doktor olduğu, üzerine kayıtlı bir araç ve taşınmazları bulunduğu, kirada oturduğu; davalının ise doktor olduğu, üzerine kayıtlı bir araç ve taşınmazları bulunduğu, kira ödemediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davasında müşterek çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmiş, anılan davanın kesinleştiği 07/05/2013 tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık üç yıl süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.
Mahkemece; davacının işyerinden son bir yıllık maaş bordroları ve varsa aldığı ek ödeme/döner sermaye ücretlerine ilişkin belgeler getirtilip, davacının gelirinin sağlıklı olarak ve bir bütün halinde tespitinden sonra, müşterek çocukların yaş ve eğitim durumları da gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.