YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14347
KARAR NO : 2017/3262
KARAR TARİHİ : 16.03.2017
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve yardım nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili; müvekkili … yararına aylık 15,00 TL yoksulluk, müvekkili Merve yararına ise aylık 10,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, daha sonra 08/07/2013 tarihinde davacı müvekilleri yararına açılan nafaka arttırımı davası sonucunda müvekkili … yararına 250,00 TL yoksulluk nafakası, müvekkili … yararına aylık 250,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, gelinen süreç sonunda mahkemece hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını, müvekkili Merve’nin üniversitede okuduğunu, aylık toplam 700,00 TL sabit gideri bulunduğunu, davacı …’ın ilkokul mezunu olup herhangi bir yerde çalışmadığını, davalının ekonomik durumunun iyi olduğunu belirterek müvekkili … adına ödenen yoksulluk nafakasının 500,00 TL’ye, … adına ödenen iştirak nafakasının da yardım nafakasına dönüştürülerek aylık 600,00 TL ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı … tarafından davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 250,00 TL olarak belirlenen yoksulluk nafakasının 290,00 TL ye çıkartılmasına; Davacı … tarafından davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 250,00 TL olarak belirlenen yardım nafakasının 300,00 TL ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı … ‘ın temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı …’nun temyiz itirazlarına gelince ;
TMK.’nun 328/1.maddesinde; “çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler”.
TMK.’nun 364/1.maddesinde; “herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür”.
TMK.’nun 365/2 maddesinde; “dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği…” vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın artırılmasına karar verilebilir.
Somut olayda; davacı …’nin … öğrencisi olduğu, …e’de aylık 500 TL bedelle kiracı olarak oturduğu anlaşılmaktadır.
Sözkonusu yasal düzenlemeler nazara alındığında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine göre mahkemece takdir edilen nafaka miktarı az olup Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı anlaşıldığından, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde düşük miktarda nafaka takdir edilmiş olması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün , davacı … yönünden ONANMASINA; ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün, davacı … yönünden HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.