Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/13956 E. 2016/12399 K. 02.11.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13956
KARAR NO : 2016/12399
KARAR TARİHİ : 02.11.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit/istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın menfi tespit talebi yönünden kabulüne, istirdat talebi yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; … ili, …. ilçesi, …. Mahallesi, 28294 ada, 1 parselde bulunan binanın toplu yapı yönetim işlerinin davacı tarafından yerine getirildiğini, … tarafından herhangi bir kanalizasyon yahut inşaat hizmetinin sunulmadığını, su abonelik tesisi için …’ye başvurulduğunda toplam 794.801,36TL ödeme yapılmasının istediğini, 18.04.2012 tarihinde …’ye 94.836,97TL ödeme yapıldığını, ayrıca 10 adet 70.000TL’lik bono düzenlendikten sonra abonelik sözleşmesinin imzalandığını, talep ve tahsil edilen kanal katılım bedeli ve şebeke hissesinin müvekkilinden istenemeyeceğini ileri sürerek 793.937,02TL kadar davalıya borçlarının bulunmadığının tespitini, 93.972,63 TL’nin davalıdan istirdadını, haksız alınan senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 23.10.2014 tarihli duruşmada ise; … 6. Vergi Mahkemesinin kararı üzerine ödemiş oldukları bedelin davalı idare tarafından, yaptıkları hesabın yanlış olduğu tespit edilmek suretiyle yeniden hesaplama sonucu taraflarına iade edildiğini, bu yönüyle istirdatlı taleplerinin konusuz kaldığını, menfi tespit taleplerinin devam ettiğini belirterek menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesini, istirdat talebi yönünden ise dava konusuz kaldığından gereğinin takdir edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının su şebekesi ve kanal hizmetinden ilk kez yararlanmaya başladığını, bu nedenle tahsilin zorunlu olduğunu, alt yapı çalışması var olan binalardan kanal katılım ve şebeke hissesi tahsil edilip altyapı sonrasında yapılan binalardan bu bedel alınmaksızın hizmetten yararlanma dolayısıyla eşitsizliğe sebebiyet verdiğini, taşınmaz üzerindeki pissu ve yağmursuyu kanalizasyon hatlarının idarece tesis edildiğini, periyodik onarım, temizlik ve bakım işlerini de yüklenici firmalara yaptırıldığını, yönetim aboneliği ile bu yerde bulunan tüm işyerlerine su bağlanacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacıdan önceki taşınmazın ilk maliki tarafından kanal katılım ve şebeke hissesinin ödendiği, ayrıca inşaat ruhsatı aşamasında tahsil edilmiş olan bedelin hesaplanan kanal katılım bedeli ve şebeke hisse bedelini karşıladığı, bu nedenle davacıdan yeniden kanal katılım bedeli ile şebeke hissesi için ödeme talep edilemeyeceği, davacıdan 793.937,02TL’nin haksız tahsil edildiği anlaşılmış olduğu gerekçesi ile menfi tespit davası yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davacının istirdat talebi yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyiz eden davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Uyuşmazlık, davaya konu taşınmaza ilişkin ferdi su aboneliğinin tesisi nedeniyle, davacının; davalı idareye kanal katılım ve şebeke tesis bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığı konusundadır.
01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payı başlığı altında 87.maddesi “Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce, aşağıdaki şekilde kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınır:
a)Kanalizasyon tesisi yapılması,
b)Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınır.” düzenlemesi getirmiştir. Aynı yasanın 88.maddesi ile de su tesisleri için 87.maddeye paralel bir düzenleme öngörülmüştür.
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa dayalı olarak çıkarılan … Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesi ise “2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunun 87. ve 88.maddeleri gereği bir programa göre yapılacak yani; içme, kullanma, endüstri suyu ve kanalizasyon yatırımları ile mevcutların genişletilmesi (tevzi), iyileştirilmesi (ıslahı) amacıyla yapılan harcamalar ve istek üzerine … Genel Müdürlüğünce yapılacak işlerin toplam yatırım giderleri tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden su ve kanalizasyon tesisleri harcamalarına katılma payı alınır.
Su ve kanalizasyon şebekelerine katılma paylarının binasız arsanın vergi değeri payına isabet eden kısmı, inşaat ruhsatının alınması aşamasında avans olarak tahsil edilir.
Bina tamamlandıktan sonra bağımsız bölümlere veya binanın tamamına tahsis aboneliği verilmesi sırasında arsa değeri üzerinden alınan avans düşülerek, yapı değerinin emlak vergi beyanı üzerinden ayrıca %2 oranından fazla olmamak üzere katılım payı tahsil edilir” düzenlemesini içermektedir.
Yine 3194 sayılı İmar Kanununun “Yapı Kullanma İzni” başlıklı 30.maddesinin 3.fıkrasında “Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda belirtilen yasa ve tarifeler yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalı idarece yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış olması veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talebe hakkı vardır. Ancak bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Ayrıca İmar Kanununun 30/3. maddesi uyarınca iskân ruhsatının alınmış olması davalı idarenin kanal katılım payı istemesine engel teşkil etmez.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre davalı tarafça hizmet götürüldüğü kanıtlanmış ise; iskan öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın hizmetten yararlanan davacı kanal katılım bedelinden sorumlu olur; aboneliğin iskan tarihinden sonra olmasının; iskan tarihinden sonra yeni hizmet sunulmasının bir önemi bulunmamaktadır. Bunun yanında; İmar Kanunu’nun 30/3. maddesi uyarınca iskân ruhsatının alınmış olması davalı idarenin kanal katılım payı istemesine engel teşkil etmez.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; … Genel Müdürlüğü’nün bölgede içme suyu inşaatını 1998 yılında yaptığı, kanalizasyon şebekesini de 1999 yılında ıslah ettiği, davaya konu parselin bulunduğu yerde daha önce …. Müstahsilleri Birliği’nin binalarının bulunduğu ve 1976 yılında inşaatların yapılarak 1978 yılında yapı kullanma izin belgesinin alındığı, bu tarih itibariyle kanal katılım payının ödenmiş olduğu, davacı tarafından işletilen binaların inşaat ruhsatının 22.08.2008 tarihinde alındığını, dolayısı ile bu tarih itibariyle kanalizasyon ve içme suyu şebeke hattının mevcut olduğu, 1998-1999 yıllarında yapılan şebeke hattı ve kanalizasyon hattına ait bedellerin önceden var olan ve parselde binaları bulunan Çimento Müstahsilleri Birliği’nden tahsil edilmesi gerektiğinin anlaşıldığını, parselin yeni imara açılmadığını, ilk imar planına göre yapılaşma esnasında kanal ve içme suyu şebeke hattı bedellerinin de tahsil edilmiş olması gerektiğini, kanal katılım payının da tahsil edildiğini, katılım bedellerinin dava dışı birlikten alınması gerektiğini, imar planı değişikliğinden sonra yeni yapılan inşaatın sahibinden ya da işletmecisinden talep edilmesinin mümkün görülmediğini, katılım payının Tarifeler Yönetmeliğinde ve Belediye Gelirleri Kanunu’nda belirtildiği üzere imar planı olmayan yerlerde yeni imar planı yapılması ile ilk malikten alınan bedel olduğunu, yeniden katılım bedeli tahsilinin bu bedelin mükerrer olarak tahsili demek olduğunu görüşünün belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yukarıdaki bilirkişi raporu hükme esas alınarak ilk malik tarafından kanal katılım ve şebeke hissesinin ödendiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile davacı Tepe Prime Yönetiminin inşaa ettiği davaya konu binadan daha evvel aynı yerde daha önce dava dışı …. Müstahsilleri Birliği’nin binalarının bulunduğu ve 1976 yılında inşaatların yapılarak 1978 yılında yapı kullanma izin belgesinin alındığı, davaya konu binaların ise 01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Kanalizasyon Harcamalarına Katılım Payı başlığı altında 87. ve 88. maddelerinin yürürlüğünden sonra yıkılarak, yeniden inşaat ruhsatının 22.08.2008 tarihinde alındığı, dolayısıyla davacı yönetimin bu binaların ilk su aboneliğini yaptıran olması nedeniyle, kanal katılım ve şebeke hisse bedelinin ödenmesinden sorumlu olması gerektiği anlaşılmakta ise de; davacı yönetim tarafından, su abonelik işlemi sırasında … tarifeler yönetmeliğinin, 39.maddesinde belirlenen tarife esas alınarak ödemek durumunda kaldıkları kanalizasyon ve su tesisleri harcamalarına katılım paylarının düzeltilerek iadesi talebi ile ilgili davalı idareye yaptıkları başvurunun reddi yolundaki işlemin iptali amacıyla … 6. Vergi Mahkemesi’nde açılan davada mahkemece, davanın kabulü ile işlemin iptaline karar verilmiş, iş bu karar Danıştay 9. Daire tarafından onanmış, davacı vekili tarafından da 23.10.2014 tarihli duruşmada; … 6. Vergi Mahkemesinin belirtilen bu kararı üzerine, ödemiş oldukları bedelin davalı idare tarafından taraflarına iade edildiğini, bu yönüyle istirdat taleplerinin konusuz kaldığı belirtilmiştir.
Mahkemece; davacı tarafın, menfi tespit talebinin konusuz kaldığı iddiası değerlendirilip, tartışılmadan yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: (1) nolu bentte belirtilen nedenle kararı temyiz eden davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2). ve (3). bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.