Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/13283 E. 2016/13818 K. 05.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13283
KARAR NO : 2016/13818
KARAR TARİHİ : 05.12.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, kiracı olarak yaşadığı taşınmazın çatısında bulunduğu sırada elektrik çarpması sonucu ağır yaralandığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, bu olayın taşınmazın yüksek gerilim hattına çok yakın mesafede bulunması ve davalı ev sahibinin kaçak elektrik hattı çekmiş olması sebebi ile meydana geldiğini, bu durumdan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, elektrik çarpması sonucu uğradığı iş, güç kaybı nedeni ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL maddi, 700.000 TL manevi olmak üzere toplam 710.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 26.06.2009 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 500.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı, birleşen 2008/455 esas sayılı dava ile de, meydana gelen olayda Esenyurt Belediyesi, … ve ….’ın da sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, her bir davalı için ayrı ayrı 1.500.000.000’er TL olmak üzere toplam 4.500.000.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 25/07/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile ayrıca maddi tazminat isteminde bulunarak her bir davalı aleyhine ayrı ayrı 100.000’er TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, asıl dava bakımından davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi olmak üzere toplam 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline; birleşen davada ise, davalı … Belediyesi ve …’na yönelik davanın yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeni ile reddine, ….’a (ünvan değişikliği ile Bedaş) yönelik davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı ve davalı … tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2010 tarih, 2010/3056 esas-2010/12673 karar sayılı ilamı ile “.. ilk şirket olan …’in yeniden yapılandırılması üzerine elektrik nakil hatlarının işletilmesi önce …. Genel Müdürlüğü’ne, daha sonra … Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. … Genel Müdürlüğü de hattı kendisinin işlettiğini kabul etmiştir.
Davalı ve bağlı kurumların arasındaki ilişkinin niteliği gözetilerek, davanın …. Genel Müdürlüğü’ne yöneltilmesinin hasımda değil hasmın belirlenmesinde (temsilcide) yanılgı olduğu benimsenmelidir. Hasmın temsilcisinde yanılma durumunda, dava husumet yokluğu nedeniyle reddedilmez; davacıya doğru hasma husumet yöneltmesi için önel verilerek, dava dilekçesinde gerekli düzeltme yapıldıktan sonra dava dilekçesi ile duruşma günü doğru hasma tebliğ edilip taraf oluşumu sağlandıktan sonra yargılama yapılarak sonucuna göre bir karar verilir…” yönünde davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı, bozma sonrası açmış olduğu 23/01/2012 tarihli davada (birleşen 2012/100 esas), dava konusu olay sebebi ile uğranılan zararın tazmini için açmış olduğu ve halen görülmeye devam eden davada maluliyet oranının %66 olarak saptandığını ancak bu davadan sonra da rahatsızlığının devam ettiğini, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 31.10.2011 tarihli raporu ile maluliyet oranının %76 olarak belirlendiğini, aradaki maluliyet artışı nedeni ile uğradığı zararların da giderilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde;
Asıl ve birleşen 2008/455 esas sayılı dosyalar bakımından bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, davalılar Nusrettin Düz, … ve … yönünden daha önce verilen karar kesinleştiğinden bu davalılar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacının …. AŞ’ye yönelik davasının KISMEN KABULÜNE, 10.000,00 TL manevi ve 23.960,47 TL maddi tazminatın bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebinin reddine,
Birleşen …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/100 esas sayılı dosyasında bakımından ise, iş bu davanın ilk kararda aldırılan rapordan sonra artan maluliyete ilişkin olmadığı, dolayısıyla yeni bir davanın konusunu teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davalı Nusrettin Düz’e yönelik davasının kesin hüküm nedeniyle, davalılar … ve … yönünden görev (yargı yolu) nedeniyle, davalı … İletim Aş yönünden derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı … tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyiz eden davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişikindir.
Somut olayda davacının 25/08/1998 tarihinde elektrik çarpması sonucu yaralandığı, davacının 23.03.2004 tarihli asıl dava ile 28.04.2008 tarihli birleşen davada davalılar aleyhine maddi manevi tazminat isteminde bulunduğu, açılan ilk davada alınan Adli Tıp Kurumu raporunda davacının maluliyet (iş gücü kaybı) oranının %66 olarak belirlendiği, eldeki bu davanın devamı sırasında davacı tarafından 23.01.2012 tarihinde birleşen 2012/100 E. sayılı dava açılmak suretiyle maluliyet oranının attığından söz edilerek gelişen durum itibari ile fark maluliyet için tazminat istendiği, bunun üzerine mahkemece alınan 28.05.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunda davacının maluliyet oranının %88 olarak belirlendiği ve Adli Tıp Kurumunun daha önceki raporları ile aradaki farkın kişinin yapılan son muayenesinde saptanan eklem hareket açıklıklarındaki kısıtlılığın daha önceki muayenelere göre artmış olmasından kaynaklandığın belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, bazı hallerde, gerek zararı doğuran eylem veya işlemin ne olduğu ve kim tarafından gerçekleştirildiği ve gerekse, zararın kapsam ve miktarı aynı anda ve tam bir açıklıkla belirlenebilir.
Buna karşılık, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır.
Buna göre sürekli işgöremezlik oranında her artış ayrı bir olgu olarak ortaya çıkmakta ve her birinin öğrenme gününden başlayarak yeni bir zamanaşımı işlemeye başlayacaktır. Her yeni olgu yeni bir dava konusu olacaktır.
Eldeki davada davacının, dava konusu olay nedeni ile uğradığı iş gücü kaybı oranı önce %66 olarak saptanmış, ilerleyen aşamada ise bu oran %88′ çıktığı tespit edilmiştir. Şu durumda, haksız eylemden kaynaklanan zararlı sonuç bakımından gelişen durumun söz konusu olduğu açıktır. Öyle ki davacı da birleşen (2012/100 esas sayılı) davada, gelişen durum sonucunda oluşan kalıcı sakatlık nedeniyle yeniden maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davaların tarafları aynı olmakla birlikte, dayanılan maddi olgular (vakıalar) anlamında dava sebepleri bir olmadığı gibi; dava konusu (talep sonucu) da aynı değildir.
O halde mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının birleşen 2012/100 esas sayılı dosyasında talep etmiş olduğu artan maluliyetine ilişkin artan bir zararı bulunup bulunmadığı araştırılarak, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının is… halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.