Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/13188 E. 2018/741 K. 25.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13188
KARAR NO : 2018/741
KARAR TARİHİ : 25.01.2018

MAHKEMESİ : …MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki … davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemenin görevsizliği nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalılar …, … Bozkurt, … … Kahya’nın … … … sırtlarında gezmek amacıyla çıktıklarını, üşümeleri üzerine birlikte karar vererek ısınmak amacıyla ateş yaktıklarını, yangına sebebiyet verdiklerini, çıkarılan yangının … tarafından söndürüldüğünü, yangın sonucu 25 hektarlık …ı ve … toprağının yandığını, ceza dosyasının halen derdest olduğunu, çıkan yangın nedeniyle kurumun zarar gördüğünü belirterek, 12.390,00 TL fidan zararı, 172.000,00 TL ağaçlandırma gideri ve 7.367,20 TL yangın söndürme gideri olmak üzere toplam 191.757,20 TL idare zararının yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davanın açıldığı … 1. … Mahkemesinin 2012/130 Esas, 2014/891 Karar sayılı ve 04.12.2014 tarihli kararı ile; davalılar … Bozkurt, … Efe, … Kahya yönünden … … Mahkemesinin 2014/351 Esas sayılı dosyasında …ların suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeni ile beraat kararı verildiği ve söz konusu kararda kesinleştiğinden bu davalılar yönünden davanın reddine, davalı … yönünden ise dosyanın tefriki ile yeni esasa kaydedimesine karar verilmiş, davalı … yönünden dosya … 1. … Mahkemesinin 2015/76 Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkemece, haksız eylem hukuksal temeline dayalı olarak, küçüğe velayeten anne ve babaya karşı açılacak davada, … Mahkemesi görevli olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, velayet altındaki küçüğün, üçüncü kişilere zarar vermesi halinde bu zararın tazmini için açılan … davasında hangi mahkemenin görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Sorumluluk” başlığını taşıyan 369. maddesinde aynen; “Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur. Ev başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanların kendilerini ya da başkalarını tehlikeye veya zarara düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Zorunluluk halinde gerekli önlemlerin alınmasını yetkili makamdan ister.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, ev başkanı ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
Maddenin açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi, üçüncü kişilere verdikleri zararla ev başkanını sorumluluk altına sokanlar; küçük, kısıtlı ve akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olan kimselerdir. Eş söyleyişle, ev başkanının MK.369/1’den doğan bu sorumluluğu, her şeyden önce şahıs itibariyle sınırlı olup, sadece küçük ve kısıtlıların haksız davranışları ile başkalarına verdikleri zararlardan sorumludur.
Bu nedenledir ki, ev başkanı özen ve gözetim görevini yerine getirmemesinden dolayı üçüncü kişilerin uğradığı zararı tazminle sorumludur ve bu sorumluluk hukuksal nitelikçe kusursuz sorumluluktur. Dolayısıyla, ev başkanının bu sorumluluktan kurtulabilmesi ancak, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle küçüğü gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmesi ile mümkündür.
Tüm bu açıklamalar göstermektedir ki, ev başkanının sorumluluğu yasal dayanağını Türk Medeni Kanunu’nun … Hukukunu düzenleyen ikinci kitabında yer alan 369. maddeden almakta; aynı zamanda hukuksal nitelikçe de … hukuku hükümleriyle sıkı sıkıya bağlantılı bulunmaktadır.
Sorumluluğun kaynağı böylece ortaya konulduktan sonra yargılama yöntemi ve dolayısıyla da göreve ilişkin düzenlemeler irdelenmelidir.
… mahkemelerinin kuruluşu, görevi ve yargılama usulleri; 4787 sayılı “… Mahkemesinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun” ile düzenlenmiş ve Kanunun 1.maddesinde “Amaç ve Kapsam” başlığı altında; “Bu Kanunun amacı, … mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir. Bu Kanun, … hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan … mahkemelerine dair hükümleri kapsar.” Hükmüne; Yine 4.maddesinde de “… Mahkemelerinin Görevleri” başlığı altında … mahkemelerinin gördüğü dava işler belirtilmiştir.
Hal böyle olunca; 4721 sayılı Kanunun 369. maddesi, Kanunun ikinci kitabının ikinci kısmında yer almakla, bu maddeye dayalı … hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü de “… Mahkemeleri”nin görev alanına girmektedir.
Somut olayda; davacının zarara uğramasına yol açan haksız fiilin gerçekleştiği tarihte, davalı …’un ergin olmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir ise de; haksız fiil nedeniyle verilen zarar olay gününde meydana geldiğinden, hukuki sorunun da olay günündeki koşullara göre çözümlenmesi zorunludur. Haksız fiili gerçekleştiren kişi, davanın açıldığı tarihte ergin olsa bile, bu durum TMK. nun 369. maddesinde düzenlenmiş bulunan ev başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. TMK. nun 369. maddesi, Kanunun İkinci Kitabının İkinci Kısmında yer aldığından, bu maddeye dayalı … Hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü de 4787 sayılı … Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca, … Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
Hal böyle olunca; mahkemece, eldeki davada TMK’nun 369. maddesinin uygulanacağı ve uyuşmazlığın çözümünde … Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.