Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/13138 E. 2018/388 K. 22.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13138
KARAR NO : 2018/388
KARAR TARİHİ : 22.01.2018

MAHKEMESİ : …ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki … davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile … olduklarını, kendisinin bir takım borçlarını ödeyebilmesi, davalının ise araç kredi borcunu kapatabilmesi için bankadan kredi kullanmak istediklerini, bunun için kendi adına kayıtlı taşınmazını davalıya devrettiğini ve davalının da bu taşınmaz sayesinde … … Şubesinden konut kredisi kullandığını, bu kredinin bir kısmının doğrudan davalının araç kredi borcuna aktarıldığını, bir kısmını ise kendisinin kullandığını, davalı ile aralarındaki anlaşmaya göre kredinin aylık ödemesinin, krediden aldıkları (kullandıkları) pay ile orantılı olacak şekilde birlikte ödeneceğinin kararlaştırıldığını, önceleri hem kendisinin hem davalının hisselerine düşen borç nispetinde her ay düzenli olarak … ödeme yaptıklarını, bir süre sonra davalının kredi borcunu ödememeye başladığını, ilk başlarda kredi borcuna faiz eklenmemesi için davalının payına düşen parayı da ekleyerek aylık taksitlerin tümünü kendisinin ödediğini, ancak bir süre sonra hem kendi borcunu hem de davalının borcunu ödeyemez hale geldiğini ancak evinin satılmasından korktuğu için … Bankasından 47.850,00 TL tutarında kredi çekerek tüm borcu ödemek zorunda kaldığını, buna göre davalının ödemesi gerektiği halde ödemediği aylık kredi borcu ve faizi tutarında kendisinin zarara uğradığını, bu bedelin davalı tarafça kendisine iade edilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL nin ödeme tarihi olan 20/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 17.173,36 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davacının nakit ihtiyacı içine düştüğünü ve bankalardan kendi adına kredi çekemediğini belirterek ricacı olması üzerine, davacının taşınmazının devri karşılığında davacı için konut kredisi kullandığını, davacının tüm taksitleri ödeyeceğini belirtmesine rağmen bir süre sonra taksitleri ödememeye başladığını, bunun üzerine bir kısım taksitleri kendisinin ödemek zorunda kaldığını ve zarara uğradığını, nihayetinde davacının başka bir bankadan kredi çekerek tüm borcu kapattığını, bunun üzerine kendisinin de davacıya ait taşınmazı tekrar ona devrettiğini ve davacının hiçbir zararı bulunmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 17.173,36 TL alacağın 10.000,00 TL lik kısmı yönünden dava tarihinden, bakiye kısmı yönünden ıslah tarihi olan 04/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeye dayalı … istemine ilişkindir.
TBK. 77/1 fıkrasına göre zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK. m. 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden, taraflar arasında yapılan anlaşma doğrultusunda, davacı …’e ait 15 Pafta 106 ada 3 parselde yer alan konutun ipoteği karşılığında, davalı … tarafından … … şubesinden 04/12/2007 tarihinde 50.000,00 TL tutarındaki konut kredisi kullanıldığı, konut kredisinin 11.194,31 TL sinin davalının taşıt kredisi borcuna aktarıldığı, 36.750,00 TL’lik kısmının ise davalı tarafından verilen talimatla davacı tarafından alındığı (kullanıldığı), iş bu kredinin bir kısmının aylık taksitler halinde ödendiği, bakiyesinin ise 20/12/2010 tarihinde davacı tarafından gönderilen 47.850,00 TL tutarındaki ödeme ile kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında görüşüne başvurulan ve hükme esas alınan 10/03/2014 tarihli bilirkişi raporunda; … olan davacı ile davalının aralarında anlaşarak, davacının bir kısım borçlarını ödeyebilmesi, davalının da aynı bankadan olan taşıt kredisi borcunu kapatabilmesi amacıyla, davacının kendi adına kayıtlı taşınmazını davalı adına tapuda devrederek maliki değişen bu taşınmazın banka lehine ipotek edilmesi karşılığında, taşınmazın yeni maliki davalı tarafından 04.12.2007 tarihinde 50.000 TL tutarında 120 ay vadeli konut kredisi kullanıldığı, alınan kredinin 11.449,82 TL’lk kısmının davalıya ait taşıt kredi borcuna aktarıldığı, kalan 36.570 TL’lik kısmının ise davacı tarafça kullanıldığı, tarafların krediden yararlanma oranlarına göre, davacının kredi borcunun %64,11’inden, davalının %35,89 TL’sinden sorumlu olduğunu, aylık kredi taksit miktarının (836,32 TL) her iki tarafça krediden aldıkları pay ile orantılı olarak ödeneceği, gecikmeye düşen kredi borcunun davacı tarafça, 20.12.2010 tarihinde, 47.850,00 bedel ödenerek vadesinden önce kapatıldığı, erken ödeme bedeline gecikme faizi, erken ödeme komisyonu ve bu bedellerin vergileri de dahil olduğu için, bu bedel üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, buna göre davalının erken ödeme bedeli olan 47.850,00 TL’nin %35,89 u oranında 17.173,36 TL’lik kısmından sorumlu olacağı, eş söyleyiş ile davacının zararının bu miktar kadar olduğunun hesaplandığı belirtilmiştir.
HMK.’nun 281. maddesinde; tarafların bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemede talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı, davalının kullanılan konut kredisinin 11.194,31 TL’lik kısmından yararlanmasına rağmen, yararlandığı (aldığı) payı ile orantılı olarak ödemesi gereken aylık taksit miktarlarını ödemediğini, sırf kredi çekebilmek adına davalıya devretmiş olduğu ipotekli taşınmazının satılmaması için bu bedelleri ve gecikme faizlerini kendisinin ödemek zorunda kaldığını ve bu suretle zarara uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Ne var ki gerek bilirkişi raporunda, gerek mahkeme kararında, kullanılan kredi borcuna karşılık, tarafların yararlanma oranlarına göre aylık ne şekilde ve ne miktarda taksit ödemesi gerektiğini, bunun ardından ise … yapılmış olan aylık taksit ödemelerinin (ve gecikme faizlerinin) kim tarafından ne miktarda yapıldığı ve buna göre davacının ödemesi gereken miktardan fazla ödeme yapıp yapmadığı hususunun tartılışılıp açıklığa kavuşturulmaksızın, yalnızca son olarak ödenen toplam kredi kapatma tutarı üzerinden bir kül halinde oransal olarak davalının sorumlu tutulduğu miktarın belirlendiği, bu yönüyle bilirkişi raporunun ve bu rapora dayalı olarak kurulan hükmün yerinde olmadığı açıktır.
O halde mahkemece, kullanılan kredi borcundan, tarafların yararlanma miktarına göre, her iki tarafın ödemesi gereken kredi borcunun ve varsa davacının fazla ödediği miktarın hesaplanması konusunda, yeni bir bilirkişiden taraf ve yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenler ile davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın …liğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.