Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/13 E. 2017/6920 K. 10.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13
KARAR NO : 2017/6920
KARAR TARİHİ : 10.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; muris Osman Dağar’ın 27/11/2012 tarihinde vefat ettiğini, davacı ile davalının murisin mirasçıları olduklarını, Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1059 Esas, 2014/292 Karar sayılı kararı ile 01/05/2007 tarihli el yazılı vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edildiğini, murisin dava konusu el yazılı vasiyetnameyi düzenlediği sırada fiil ehliyetine haiz olmadığını, bu nedenle vasiyetnamenin şekil koşullarına aykırı olduğundan iptali gerektiğini, muris için açılan vasi tayini davasında murisin vefatı sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/808 Esas, 2014/337 Karar sayılı dosyası ile tespit edildiği üzere murisin 01/05/2007 tarihinde başka bir el yazılı vasiyetname tanzim ettiğini belirterek, vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; muris Osman Dağar’ın akli melekelerinin yerinde olduğunu ve medeni haklarını kullanabilme özelliğine sahip olduğuna ilişkin ATK raporu olduğunu, murisin dava konusu vasiyetnameye konu taşınmazı dışında bir çok taşınmazının bulunduğunu, davacı tarafın bu taşınmazların tamamında hak sahibi olduğunu, dolayısı ile saklı paydan çok fazla miktarda taşınmazda hak sahibi olmasına rağmen bu davayı açmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, vasiyetnamenin davacı tarafça öğrenildiği 25.11.2013 tarihi ile davanın açıldığı 27.02.2015 tarihi arasında bir yıllık hakdüşürücü sürenin geçmiş bulunduğu gerekçesiyle, davanın TMK’nın 559/1 ve 571/1 maddelerinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşıldığından reddine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava; vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
TMK’nun 595.maddesi gereğince; mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunlu olup, vasiyetname teslimden başlayarak bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.
Somut olayda, Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1059 Esas, 2014/292 Karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespitine karar verildiği ve kararın 22/10/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin, iş bu davanın açıldığı tarihte (27.02.2015) vasiyetnamenin okunma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; vasiyetnamenin iptali için bir yıllık hak düşürücü sürenin vasiyetnamenin okunma kararının kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacağı gözönünde bulundurularak, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.