Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/10994 E. 2017/18184 K. 25.12.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10994
KARAR NO : 2017/18184
KARAR TARİHİ : 25.12.2017

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, ilgili adreste açtıkları şubeyi 2002 yılında kapattıklarını,bu tarihten 2010 yılına kadar elektrik aboneliğinin kendileri adına kayıtlı olduğu halde diğer kiracılar tarafından kullanıldığını,davalının dosya kapsamında yer alan kira sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere 15/05/2004 tarihinden 01/03/2005 tarihine kadar belirtilen adreste yemek imalathanesi işlettiğini, kendilerinin ilgili adresteki elektrik aboneliğine ait tüm borçları 24.02.2010 tarihinde ödediklerini; davalının, ilgili adreste bulunduğu döneme ait en az iki adet faturayı ödemediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, fazladan ödediği borç yönünden şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı,cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece;taraflar arasındaki uyuşmazlığın kiracının elektrik borcunun ödenmemesi nedeniyle yapılan ödeme nedeniyle rücuen tahsili talebinden kaynaklanmış ise de; taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin 15/08/2004 tarihinde sona erdiği ve kiranın uzatımına ilişkin her hangi bir belge ibraz edilmediği gibi ,kira süresinin kendiliğinden yenilendiği ve kiracının 2004 yılının 10. ayına ilişkin fatura döneminde kiracılık sıfatının devam ettiğine yönelik her hangi bir delilin de ibraz edilmediği,bu kapsamda davalının davaya konu edilen elektrik borcundan sorumlu olduğunun ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava;davaya konu edilen adresteki elektrik tüketiminden kaynaklı alacağın davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan kaçak elektrik bedelinden ise, ancak kaçak kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur.
Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna, haksız fiillerde zarar sorumlularına aittir. Borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yokluğu, bir başka deyişle husumet yönünden reddine karar verilmesi zorunludur.
Somut olayda;davacının,ilgili adresteki aboneliğini sonlandırıncaya kadar dava dışı elektrik şirketinin 738450 no’lu elektrik abonesi olduğu, ilgili adresteki aboneliğin tüketim borçlarını dava dışı elektrik şirketine 24.02.2010 tarihinde 30.457,00 TL olarak ödediği; davacı iddiasının, davaya konu adresteki şubelerinin 2002 yılında kapatılmasına rağmen 2010 yılına kadar elektrik aboneliğinin kendi üzerlerinde olması nedeniyle davalının da bu adreste kiracı olduğu döneme ilişkin kullandığı elektrik bedelinin kendileri tarafından ödenmesinden kaynaklı olarak bu bedelin tespiti ile taraflarına ödenmesi talebini içerir rücuen alacak istemli olduğu sabittir.
Ancak, mahkemece; hatalı değerlendirme ile,taraflar arasındaki uyuşmazlığın,fiili kullanıcılıktan kaynaklı rücuen alacak istemli olduğu nazara alınmadan kiracılık ilişkisi çerçevesinde çözümlenmesi suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir:
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıdaki açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,davalının 6100 sayılı HMK’nun 169 vd. maddeleri uyarınca usulüne uygun isticvap edilmesi suretiyle, ilgili adresi hangi dönemde ve ne kadar süre ile kullandığının net olarak tespit edilmesi, bu noktada davalı ile dava dışı kooperatif arasında düzenlenen kira sözleşmesi ve davacı iddialarının da irdelenip araştırılması,davalının ilgili adresteki kullanım süresi net olarak tespit edildikten sonra davacının davalıdan talep edebileceği elektrik tüketim bedeli bulunup bulunmadığının tespiti noktasında alanında uzman bilirkişiden rapor alınması suretiyle hüküm tesisi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere , 25.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.