Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2016/10624 E. 2017/6246 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10624
KARAR NO : 2017/6246
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen bedeli ödememesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kaçak elektrik kullanımı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.06.2012 tarih ve 2011/475 E. 2012/372 K. sayılı karar taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin09.04.2014 tarih ve 2014/2763-5759 E.K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı itirazının 11.423,80 TL asıl alacak 1.407,98 TL faiz olmak üzere toplam 12.831,78 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-HMK’nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, mahkemece bozma ilamı öncesinde alınan bilirkişi raporunda, icra takip tarihinde kaçak elektrik bedeli 13.137,68 TL asıl alacak, 3.004,16 TL gecikme cezası, 549,75 TL KDV olmak üzere toplam 16.682,59 TL olarak hesaplanmış, bozma ilamı sonrasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise takip dosyasında talep edilebilecek bedelin 11.423,80 TL asıl alacak, 1.407,98 TL faiz olmak üzere toplam 12.831,78 TL hesaplandığı görülmüştür.
Buna göre, mahkemece hükme esas alınan rapor ile bozma ilamı öncesinde alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir.
Bu durumda mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak ve kaçak elektrik tüketim hesabı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kuruluna verilerek, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, davaya konu tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak, davacı kurum tarafından davalıdan istenebilecek bedelin hesaplattırılması suretiyle, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosyadaki bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Yargıtay kararlarına göre, kaçak kullanım hesaplanmasına fon bileşenleri olan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmet bedellerinin dahil edilmediği belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının … Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde … tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin …’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, … kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada geçmişede etkili olan 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde ….nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan … kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedel içerisindeki kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmet bedelleri ile ilgili olarak, açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığı yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.