Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/9509 E. 2015/17835 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9509
KARAR NO : 2015/17835
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2015
NUMARASI : 2014/752-2015/175
Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde, …. Bankası …. Şubesi ile davalı arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesinden doğan borçların tasfiyesi amacıyla borçlunun Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığından olan ve 24.12.2001 tarihli faturadan kaynaklanan 4.661,00 TL alacağını Beyoğlu 25.Noterliğinin 10.01.2002 tarihli temlikname ile bankanın Perpa şubesine temlik ettiğini, banka tarafından söz konusu temliknamenin bir suretinin Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderildiğini ve davalının alacağının temlik alındığı ve bu nedenle yapılacak ödemenin temlikname uyarınca kendi şubesine yapılması talebinin iletildiğini, Adli Tıp Kurumu tarafından perpa şubesine gönderilen 10.01.2002 tarihli cevabı yazı ile söz konusu bedel üzerinde herhangi bir kısıtlama olmadığı ve başka bir şahsa temlik edilmediğinin bildirildiğini, ancak söz konusu bedelin 04.02.2002 tarihinde davalının K…. F… şubesindeki hesabına yatırıldığını, bunun üzerine T.İş Bankası tarafından İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/244 E.dosyasında Adli Tıp Kurumu aleyhine açılan davanın 4.661,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline dair karar verildiğini, ilam konusu borcun faizi ve masrafları ile birlikte toplam 14.112,91 TL olarak İstanbul Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü tarafından alacaklının hesabına havale edildiğini, dava konusu bedelin davalı tarafından …… temlik olmasına rağmen davalıya ödendiğini, davalıdan haksız olarak ödenen bedelin geri alınması için sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği işbu davanın açıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.661,00 TL’nin davalıya yapılan ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar vermiş; hükmün davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 19/06/2014 tarih 2014/1843 Esas-2014/9973 Karar sayılı ilamı ile; “…mahkemece davalının tebligata yarar açık adresinin araştırılıp saptanamaması halinde, ilanen tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanmasından sonra, hasıl olarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve davalının savunma hakkı kısıtlanarak sonuca ulaşılması doğru görülmemiş, sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Zamanaşımının başlangıç tarihi; kamu kurumlarında dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden itibaren işlemeye başlayabilir(H.G.K. 25.06.2003 tarih ve 2003/4–422 E, 2003/439 K.).
Somut olayda ise; davacı idarenin emir vermeye yetkili makamının dava açılması için vermiş olduğu olur ile zararı ve failini öğrenme tarihi araştırılmadan, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkeme; davacı adına dava açma konusunda emir ve talimat vermeye yetkili temsilci veya temsilcilerinin tespiti, bunların zararı (davalı tarafa haksız olarak ödenen bedeli) veya zarar sorumlularını ne zaman öğrendikleri, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığının, duraksamasız belirlenmesi, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının belirlenmesi halinde, davalı tarafın zamanaşımı def’inin reddine karar verilerek, davanın esası yönünden hüküm kurulması gerekirken, böylesine inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.