YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9351
KARAR NO : 2015/15922
KARAR TARİHİ : 15.10.2015
MAHKEMESİ : AYDIN 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2013
NUMARASI : 2013/335-2013/727
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, boşanma ilamıyla birlikte müvekkili için aylık 150,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuklardan Berkant için aylık 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, takdir olunan nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını belirterek; iştirak nafakasının aylık 300,00 TL’ye çıkartılmasını, devam eden yıllarda Üfe oranında arttırılmasını, müvekkili için hükmedilen 150,00 TL tedbir nafakasının aylık 400,00 TL’ye yükseltilmesini, nafakanın, dava tarihinden itibaren tedbir, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; boşanma ilamının Yargıtay tarafından bozulduğunu, dosyanın halen derdest olduğunu, emekli maaşı dışında bir geliri olmadığını, kardeşlerinin yanında kalıp, onların maddi desteğiyle geçindiğini, sağlık sorunları nedenleriyle çalışamadığını, davacının halen kendisine ait evde kira vermeden oturduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, eşit kusurlu eşin yoksulluk nafakası talep edemeyeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası ve tedbir nafakasının artırılması talebinin reddine, müşterek çocuk için dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesine dair talebinin reddine, Berkant için ödenmekte olan aylık 150,00 TL’nin dava tarihinden itibaren 150,00 TL artırılarak aylık 300,00 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; boşanma ilamıyla hükmedilen iştirak ve tedbir nafakası oranlarının artırılması ve davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; boşanmada eşit kusurlu olan kadın lehine, yoksulluk nafakasına hükmedilip, hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
TMK’nın 175.maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan, mali gücü oranında, süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez.
Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında boşanma ile ilgili hüküm kesinleşinceye kadar istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılmış ayrı bir dava ile de istenebilir. Evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davalı kocanın 17.03.2011 tarihinde, davacı kadın aleyhine boşanma davası açtığı, mahkemece 16.11.2011 tarihli ilamla, tarafların boşanmalarına; müşterek iki çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuklar lehine iştirak nafakasına, kadının, kocasına göre daha fazla kusurlu olduğundan bahisle koca lehine 1.000,00 TL manevi tazminata, dava tarihinden itibaren kadın için aylık 150,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, kararın, taraflarca temyiz edilmesi üzerine 2. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2012 tarih, 2012/6579 E; 2012/26535 K. sayılı hükümle, toplanan delillerden kocanın da birlik görevlerini yerine getirmediği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu eş yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle koca lehine manevi tazminata hükmedilmesinin bozma sebebi yapıldığı, kararın manevi tazminata ilişkin kısmı dışındaki bölümünün 27.03.2013 tarihinde kesinleştiği, mahkemece, bozma ilamına uyularak, 03.07.2013 tarihli ilamla tarafların eşit derecede kusurlu olduğu gerekçesiyle kocanın manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği, kadının eldeki nafaka davasını 17.05.2013 tarihinde açtığı, davacı kadının ev hanımı olduğu, davalının emekli olup sabit bir gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; boşanma yüzünden yoksulluğa düşen davacı kadının, boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu ve eşit kusurlu olan eşin yoksulluk nafakası talep edebileceği gözönünde bulundurularak, davacı kadının ihtiyaçları ve davalı eski kocanın gelir durumuyla orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, boşanmada eşit kusurlu eşin yoksulluk nafakası talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.