Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/912 E. 2015/3138 K. 26.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/912
KARAR NO : 2015/3138
KARAR TARİHİ : 26.02.2015

MAHKEMESİ : ÇORUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2013
NUMARASI : 2005/163-2013/546

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın bir kısım davacılar yönünden reddine, diğer davacılar yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar vekili dilekçesinde; davalı G.. Ç.. ile arsa sahipleri olan davalılar Hüseyin ve H.. A.. arasında, ………..parsel taşınmaz üzerine yapılacak kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını; daha sonra da, herbir davacı ile yüklenici arasında ayrı ayrı Adi Ortaklık Sözleşmesi aktedildiğini, şirket ortaklarının sahip olacakları dairelerin peşinat ve aylık ödemelerinin belirtildiğini; ayrıca, ……….nolu dairenin ortaklığın olduğunu, inşaata ruhsat alınarak başladığını; davacılar, bir yıl ödeme yaptıktan sonra, hesap istediğini; davalının verdiği ödemelerin gerçeği yansıtmadığını, ……….. nolu dairenin davalılar Adem ve M.. B..’a satıldığını; projeye göre çıkartılan hesapta 10 ton demir farkı bulunduğunu, davalı Günay’ın ihtarname gönderip aylık ödemeleri 800’den 1982 TL’ye çıkardığını bildirdiğini, banka hesabı açtırmadığını, amacının müvekkilleri ortaklıktan çıkartmak olduğunu, yasa gereği haklı sebep bulunduğunu ileri belirterek; davalı G.. Ç..’in şirket ortaklığından çıkarılması, şirket hesaplarının çıkartılarak davalının fazladan aldığı kısmın iadesi, davalı ile yapılan TUS sözleşmesi ve fenni mesuliyet sözleşmesinin iptali; aldığı ücretlerin davalıdan tahsili; 13 nolu dairenin ve sadakat ve özen yükümlülüğüne uymadığından, davalı Günay adına tescil edilen …….. nolu dubleks dairenin tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili ve dava sonucunda oluşacak alacakların tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında; müvekkilleri Hasan ve Hüseyin ile davacılar arasında sözleşme bulunmadığını, davalı Günay ile arsa sahibi Hasan ve Hüseyin’in aralarındaki Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve fenni mesuliyet sözleşmesinin ise geçerli olduğunu; Adi Ortaklık Sözleşmesinin adi şekilde yapıldığını, ortaklığa sermaye payı olarak gayrimenkul konması durumunda sözleşmenin resmi şekilde yapılabileceği; bu nedenle, sözleşmenin geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmelere dayanarak tarafların sadece verdiklerini geri alabileceğini; yüklenici Günay hakkında ileri sürülenlerin gerçeği yansıtmadığını, ……..no’lu dairenin arsa sahipleri ile Günay arasındaki Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine göre Günay’a verildiğini; davalılar Adem ve M.. B..’ın taraflar arasındaki ilişkiye yabancı olduklarını, iktisaplarının geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı G.. Ç..’in hem inşaatın yüklenicisi hem de fenni mesulü olduğu, yasal olarak her ikisinin birlikte yürütülemeyeceği; bu nedenle, fenni mesul ücretine hak kazanmadığı, diğer talepler yönünden davacı tarafın davasını ispatlayamadığı gerekçe gösterilerek, davanın davacı H.. T.. yönünden açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden, davalı Günay hakkındaki davanın kısmen kabulü ile fen’i mesuliyet sözleşmesinin bu davacılar yönünden iptali ile 5.416.66 TL’nin bu davalıdan alınarak, davacı H.. T.. dışındakilere isabet eden hisseleri oranından ödenmesine, diğer davalılara yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmektedir.
Somut olayda; davacılar tarafından dayanılan sözleşmeler, Adi Ortaklık Sözleşmesi niteliğinde olmayıp, “Özel Bina Ortaklık Sözleşmesi “ adı altında düzenlenen ve her bir davacıya, yüklenici olan davalı G.. Ç..’e (kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle) düşen bağımsız bölümlerin satışına ilişkin düzenlenmiş “Sui Generis” bir sözleşmedir.
4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder.
Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin, 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacılar ve davalılar arasında 4077 sayılı Yasada tanımlanan şekilde satış sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
4077 sayılı Yasanın 23.maddesi; bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacılar mesken satışına ilişkin sözleşmeden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlık niteliği itibariyle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında res’en gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hakda söz konusu olmaz. Bu durumda, mahkemece; görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.