Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/8748 E. 2015/16563 K. 26.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8748
KARAR NO : 2015/16563
KARAR TARİHİ : 26.10.2015

MAHKEMESİ : DENİZLİ 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2014
NUMARASI : 2013/840-2014/721

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; davacının 15.000 TL banka kredisi çektiğini, bu paranın 6.200,00 TL’si ile beş adet bilezik alındığını, bileziklerin ve kalan 8.780,00 TL’nin davalıya verildiği, davalının ortadan kaybolduğunu, internet aracılığıyla tanıştığı başka bir adamla kaçarak evi terk ettiğini, bilezikleri ve 8.780,00 TL nakit parayı da yanında götürdüğü, davalının bir süre sonra yanına aldığı bilezik ve parayı harcamış olarak eve döndüğünü, davacının boşanma davası açtığını belirterek kısmi ıslah ile artırdığı 21.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından banka kredisi ile alının beş adet bileziğin davalıya düğünde takılmış olan daha sonra davacı tarafından satılıp kullanılan ziynet eşyaları karşılığı alındığını, davacının davalıya para teslim etmediğini, evden ayrılırken yanında nakit para olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece özetle; ziynet eşyasının kadının şahsi malı olacağından bu miktar yönünden davanın reddine, evlilik birliği sırasında çekilmiş krediden her iki taraf da sorumlu olacağından kalan borcun yarısı olan 4.390 TL’den davalının sorumlu olması nedeniyle bu yönden kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Somut olayda; davacı, davalının evden ayrılırken ziynet eşyası ile birlikte 8.780 TL nakit parayı da yanında götürdüğünü iddia etmektedir. Dinlenen ve aynı zamanda tarafların müşterek çocukları olan davacı tanıklarından H.. C.. beyanında annesi olan davalının evi terk ettiği gün nakit parayı yanında götürüp götürmediğini ya da davalıda kalıp kalmadığını bilmediğini, Ş.. C.. ise beyanında bilezik alındıktan sonra kalan paranın evde durduğunu, davalı evi terk ettiğinde nakit paranın evde olduğunu, daha sonra davacının bu para ile vergi borcu ile evin borçlarını ödediğini ifade etmişlerdir. Dinlenen diğer tanıklar ise, davalının evi terk ederken bilezikleri ve nakit parayı da götürdüğünü davacıdan duyduklarını ifade etmişlerdir.
Bu durumda, davacının nakit paranın davalı tarafından götürüldüğü iddiasının ispatlanamadığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.