YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/871
KARAR NO : 2015/20308
KARAR TARİHİ : 15.12.2015
MAHKEMESİ : TURGUTLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2013/199-2014/355
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; davacıların murisi Selçuk 16.07.2012 tarihinde evindeki televizyonun anten kablosunu değiştirmek için çatıya çıktığını, çatıdan eski kabloyu yukarıya çektiği esnada evin bulunduğu binanın önünden geçen yüksek gerilim hattından elektrik çarpması sonucu elektriğe kapılarak vefat ettiğini, anten kablosunun elektrik tellerine temasının söz konusu olmadığı gibi, temas etmiş olsa dahi yalıtımlı olduğu değerlendirildiğinde bu olaya şehir içinden kontrolsüz, gerekli güvenlik önlemleri alınmadan, hiçbir ek uyarı olmadan geçirilen yüksek gerilim hattının neden olduğunu, zararın doğrudan tehlikeli iletim hattından ve özensiz işletmeden doğduğunu, olay nedeniyle müteveffaya izafe edilebilecek ve illiyet bağını ortadan kaldıracak bir kusurun bulunmadığını, müteveffanın vefatı neticesinde geride eşi olan 29 yaşındaki davacı ile 8 ve 2,5 yaşındaki çocuklarının kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak şimdilik davacılar için 4.000’er TL’den olmak üzere toplam 12.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile müşterek çocuklar Ecrin ve Rabia için 50.000’er TL, davacı Macide için 100.000 TL olmak üzere toplam 200.000 TL manevi tazminatın 16.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayın meydana geldiği enerji nakil hattının orta gerilim hattı olup, kazanın meydana gelmesinde kazazedenin ağır kusuru bulunduğunu ve bu ağır kusurun illiyet bağını kestiğini, kazazede müteveffanın evinin çatısından balkona TV kablosu attığı ve bu kablonun yasal emniyet mesafesinde bulunan enerji nakil hattına isabet ettiğinin açık olduğunu, yine TV kablosunun izolelerinin de demode durumda olduğunu, bu nedenle meydana gelen olayın tamamen kazazedenin ağır kusurundan meydana geldiğini, davalı kuruma yükletilebilecek müterafik kusur da bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu, tanık beyanlarına göre kablonun enerji nakil hattına temas ettiği ve kablonun eski ve yalıtım malzemesinin yer yer aşınmış olması nedeni ile müteveffanın vefatına neden olduğu, meydana gelen olayda davalının bir hizmet kusuru ve kazanın oluşumunda da davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. (G.Antalya B.Hukuku Genel Hükümler C.1.2012.İst.sh.533.535.)
Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası’nın 58. maddesi gereğince “…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur.” (TBK .69. maddesi ). Belirtilen yasal düzenleme gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından; bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır (Prof. Dr. Fikret , Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).
Somut olaya gelince; davacıların murisi olan Selçuk olay tarihinde evinin bulunduğu 5 katlı binanın çatısına çıktığı, uydu anteninden eskimiş olan anten kablosunu değiştirmek için 13.2 metre boyundaki anten kablosunu teras katından aşağıya sarkıttığı esnada kablonun binanın yanından geçen yatay uzaklığı 2,5 metre olan 15 kw’lık enerji nakil hatlarının iletkenlerine değmesi neticesinde elektriğe kapılarak vefat ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporunda olay sırasında teras katından eskimiş ve yırtık anten kablosunu binanın yakınından geçen enerji nakil hattının iletkenleri
üzerine atarak elektriğe kapılan müteveffanın meydana gelen olayda %100 kusurlu olduğu, davalı elektrik şirketinin ise elektrik hatlarının binalara olan güvenlik mesafesinin Kuvvetli Akım Yönetmeliği’ne uygun olduğundan kusuru bulunmadığının belirtildiği, mahkemece de söz konusu bilirkişi raporunun hükme esas alındığı görülmektedir.
Ancak, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu dosya kapsamı, tarafların iddia ve itirazları ile ilgili yönetmeliğin olaya tatbiki yönünden değerlendirildiğinde, hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği gereği oluşturulacak alanında uzman, mümkünse üniversite öğretim elemanlarından seçilecek 3’lü bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmak suretiyle ilgili yönetmelik hükümleri değerlendirilerek davacıların özellikle akım gücünün tespit edilmemiş olması, temas olmadan elektrik çarpması olayının yaşanıp yaşanamayacağı, olayın meydana geldiği binanın etrafındaki direklerde yüksek gerilim ve yaklaşma mesafesi ile ilgili uyarı levhası bulunup bulunmadığı, söz konusu enerji nakil hattının binaya olan mesafesi, ilgili yönetmeliğe göre, davalı elektrik şirketi yönünden bir ihlal söz konusu olmasa dahi ağır özen yükümlüğü gereği meydana gelen olayda sorumlu tutulup tutulamayacağı yönündeki itirazlarını da karşılar nitelikte, bu özellikleri taşıyan bir tesisin meskun mahalde bulunup bulunamayacağı da değerlendirilmek suretiyle Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, eksik, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş;alanında uzman mümkünse üniversite öğretim elemanlarından oluşturulacak 3’lü bilirkişi heyetinden yukarıda ifade edilen hususları karşılar nitelikte ve yeterlilikte rapor alınmak suretiyle hüküm tesisi yoluna gitmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.