Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/8309 E. 2015/14939 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8309
KARAR NO : 2015/14939
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2014/473-2014/411

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında ….. parseldeki arsaya yapılacak inşaatta bir dairenin satışına ilişkin 2012/Mart ayında sözleşme yapıldığını, davacı tarafından davalıya 49.000 TL ödendiğini, teslim tarihi olan 01.11.2012’de dairenin teslim edilmediği gibi, ödenen bedelin de iade edilmediğini, iade ihtarına cevabında davalının, sözleşmede taraf olmayan davacının boşanma davası süren eşinin müşterek alıcı gösterildiğini, birlikte gelinip 80.000 TL daha ödenirse dairenin teslim edileceğinin bildirildiğini belirterek, sözleşmenin feshini ve ödenen 49.000 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davalının ibraz ettiği bila tarihli sözleşmenin, vaad alacaklısının edimlerini içermediğini, bu hususun sözleşmenin diğer parçası olan ancak davacı tarafından ibraz olunmayan, davalı-davacı ve eşi Feyza arasındaki 18.04.2012 tarihli sözleşmede düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre alıcı sıfatıyla davacıyla birlikte imzası bulunan ve 49.000 TL’yi davacıya ödeyen Feyza ile birlikte dava ikamesi gerektiğini, müvekkilinin haricen davacı ve eşi arasındaki boşanma davasının bulunduğunu, bu davada talep olunan bedelin boşanma davasında çekişme konusu olduğunu öğrenip, daireyi satarak, her ikisi adına tevdi mahalli tayini suretiyle sözleşme nedeniyle ödenen tutarın tamamını ödediğini belirterek, konusu kalmayan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; dava konusu bedelin, davalının sorumluluktan kurtulmak üzere tevdi mahalline bloke ettiğinin anlaşıldığı, boşanma davasında verilecek karara göre bu bedelin hak sahibince alınabileceği gerekçe gösterilerek, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davada; geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin TBK.nun 77-82.maddeleri (BK.nun 61-66.mad.) gereğince iadesi talep edilmektedir.
Taraflar arasında iki ayrı sözleşme imzalandığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dosyaya sunulan ve “Daire satış sözleşmesi” başlıklı belgede, alıcısı davacı olarak gösterilmiş olup, yalnızca dairenin teknik şartları ve teslim tarihi belirtilmiştir. Bu belgede davacı tarafından davalıya ne kadar bedel ödendiği yazılı değildir.
Davalı tarafından sunulan 18.04.2012 tarihli sözleşmede ise alıcı başlığı altında davacının adının yanısıra eşi olduğu anlaşılan F. Ş. Ö. ‘in adı ve imzalar mevcuttur.
Bandırma Aile Mahkemesinin 2012/389 E.-2013/698 K.sayılı ve temyiz edilmeden 22.01.2014 tarihinde kesinleşen tarafların (Emre ve Feyza) boşanmalarına ilişkin kararın gerekçesinde; ev alımı için rıza ile verilen ve bozdurulan ve H.. D..’ya ödenen ziynet eşyası bedelinin, rızası ile verildiği ve taşınmaz alımı için kullanıldığı, tevdi mahalli tayin edilerek bloke edildiği, mal rejiminin tasfiyesinde değerlendirilebileceği belirtilip, bu talebin de reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından ibraz edilen sözleşme, boşanma davasında işbu davaya konu alacakla ilgili uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak bir hüküm tesis edilmediği, tevdi mahalline yatırılan 49.000 TL’nin “davacı ve dava dışı eşi adına yatırılmış olduğu” gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece; davacı tarafından ev bedeli olarak davalıya yapılan ödeme miktarı belirlenerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın konusu kalmadığına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.