Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/8286 E. 2015/16298 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/8286
KARAR NO : 2015/16298
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

MAHKEMESİ : KIRŞEHİR AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2014
NUMARASI : 2014/524-2014/791

Taraflar arasındaki yoksulluk ve istirdat nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı dava dilekçesinde; daha önce esnaflık yaptığını, işlerinin kötü gitmesi yüzünden işyerini devretmek zorunda kaldığını, markettte asgari ücretle çalıştığını, kazandığı paranın yetmediğini, davalının babasının verdiği dairede yaşadığını, nafaka ödeme imkanının olmadığını belirterek Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/529 esas 2012/266 karar sayılı ilamıyla hükmedilen 100,00 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocuklar Ceren ile Ceyda adına hükmedilen ayrı ayrı 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davalının ve müşterek çocukların ihtiyaçları, davacının ödeme gücü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı eş yönünden yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, müşterek çocuklar Ceren ile Ceyda adına hükmedilen ayrı ayrı 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık ayrı ayrı 100,00 TL ye düşürülmesine karar verilmiş, hüküm iştirak nafakasının indirilmesi nedeniyle davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
TMK.’nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 2012 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma neticesinde müşterek çocuklar 2005 doğumlu Ceren ve 2007 doğumlu Ceyda’nın velayetinin davalı anneye verildiği ve lehine aylık ayrı ayrı 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, taraflara ilişkin yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise, davacının markette işçi olarak çalıştığı, aylık ortalama 1.000,00 TL gelirinin olduğu, babasına ait evde anne ve babasıyla yaşadığı, davalı annenin ise ev hanımı olduğu, geçimini babasının sağladığı, araştırmaya göre abisinin evinde yaşadığı anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyacı, nafakanın hükmedildiği tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre ve nafaka yükümlüsünün (davacı babanın) gelir durumu nazara alındığında, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre müşterek çocukları adına hükmedilen iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde iştirak nafakalarının ayrı ayrı 100,00 TL’ye indirilmesine yönelik hüküm kurulması hatalı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.