YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/80
KARAR NO : 2015/17536
KARAR TARİHİ : 10.11.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2014
NUMARASI : 2012/421-2014/408
Taraflar arasında görülen, asıl dava bakımından itirazın iptali (nafaka borcuna ilişkin), karşı dava bakımından yoksulluk nafakasının kaldırılması davalarının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; davalı hakkında, ödenmeyen nafaka borçlarının tahsili amacı ile İstanbul 37. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6584 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ancak davalının icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğunu belirterek, davalının iş bu itirazının iptali ile davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkili davalının tüm nafaka borçlarını fazlası ile ödediğini, ayrıca boşanma davasından sonra ise davacının gelirinde önemli artış olduğunu ve yoksulluk durumunun ortadan kalktığını belirterek; asıl davanın reddini, karşı davasında ise aylık 300 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, asıl dava bakımından; davalı aleyhine başlatılan takibin “ilamlı yolla” icra takibi olduğu ve itiraz üzerine takibin durmayacağı, ilamlı takibe vaki itiraz ya da şikayetin takip hukukuna yönelik olarak İcra Mahkemesi’ne yapılabileceği, sonuç olarak ortada itiraz üzerine durmuş bir takip olmadığı, bu hali ile davacı – davalının itirazın iptali davası açması yolunda hukuki menfaat bulunmadığı gerekçesi ile itirazın iptali davasının reddine, karşı dava bakımından ise; davalı – davacının aradan geçen zaman içerisinde mal varlığında herhangi bir azalma görülmediği, ekonomik durumunun olağanüstü aleyhe değişmediği, davacı – davalının ekonomik durumunda olağanüstü lehe değişimin olmadığı, almış olduğu emekli maaşının davacı – davalıyı yoksuluktan kurtarmayacağı gerekçesi ile yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK.176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656 E. – 688 K.sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında; “Asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak da kabul edilmemektedir. ( HGK 07.10.1998 gün 1998/2-656 E.-688 K, HGK 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E. 95 K.sayılı kararları). Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup; bu durum, nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; taraf beyanlarına göre, davacı-karşı davalının emekli olduğu, ayrıca vefat eden babasından dolayı da belli bir maaşının bulunduğu; davalı-karşı davacının ise, emekli uzman hekim olduğu ve halen özel bir hastanede çalıştığı anlaşılmakla birlikte, mahkemece; taraflar hakkında sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılmadan, yalnızca taraf beyanlarına göre yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi hakkında karar verilmiştir.
Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ayrıntılı olarak araştırılıp, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve davalının çalıştığı kuruma yazılacak müzekkereler ile tarafların aylık gelirleri belirlendikten sonra; davalının elde ettiği gelir ile aylık nafaka toplamının davalıyı yoksulluktan kurtarıp kurtarmadığı ve bu suretle yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı; yine, çoğun için de az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının elde ettiği gelire göre yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun bir miktara indirilmesi gerekip gerekmediği hususları değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.