Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/7977 E. 2015/15842 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7977
KARAR NO : 2015/15842
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

MAHKEMESİ : ZONGULDAK 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2014
NUMARASI : 2014/270-2014/517

Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakasının indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın yoksulluk nafakası yönünden kabulü, iştirak nafakası yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesinde; Zonguldak 1.Aile Mahkemesi’nin 26/05/2011 tarihli, 2010/762 Esas -2011/55 Kararıyla boşandıklarını, boşanmayla birlikte müşterek çocuklarının velayetlerinin annelerine bırakıldığını ve kendilerine 250,00’şer TL iştirak nafakası, 350,00 TL de boşanma davası sürerken herhangi bir işte çalışmayan davalıya yoksulluk nafakası olmak üzere toplam 850,00 TL aylık nafaka ödemesine karar verildiğini, ancak kendisinin yeniden evlendiğini, davalının 1998 yılından itibaren 2012 yılına kadar aralıklı olarak çalıştığını, 2013 yılı tamamı ve 2014 yılı bu güne kadar sigortalı olarak çalıştığını, 2014 yılı için bildirilen aylık kazanç tutarının 1.142,62 TL olduğunu, bu nedenlerle davalıya ödediği nafakanın kaldırılmasını, müşterek 2 çocuktan her biri için ödediği 250’şer TL iştirak nafakasının ayrı ayrı 100,00 TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının açmış olduğu davanın yersiz, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin asgari ücretle özel sektörde çalışarak, kendisi ve müşterek çocukları için çabaladığını, davacının iddia ettiği 1.141,62 TL maaş almadığını, bu bedelin brüt maaşı olduğunu, net olarak 850,00 TL maaş aldığını, kaldı ki müvekkilinin elde ettiği iş ve gelirin her an için sona erebilecek nitelikte olduğunu, sabit ve güvenceli olmadığını, müşterek çocukların sürekli büyüdüklerini, ihtiyaçlarının arttığını, bu nedenle nafakanın indirilmesi yerine arttırılmasının gerektiğini, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; açılan davanın kısmen kabulü ile, yoksulluk nafakasının dava açıldığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına, iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkin davanın ise subut bulmadığından reddine hükmolunmuş; sözkonusu hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunun 176/3. maddesine göre; İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Somut olayda; davalının, boşanma kararından sonra çalışmaya başladığı , düzenli ve sürekli olmasa da ortalama asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay’ın uygulamalarına göre, asgari ücretin yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir (HGK’nun 1.5.2002 gün 2-397 E-339 K. Sayılı kararında olduğu gibi).
Bu nedenle; davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin, davanın yoksulluk nafakası yönünden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, tarafların sosyo-ekonomik durumları nazara alınarak yoksulluk nafakası miktarında hakkaniyete uygun bir indirim yapmaktan ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.