Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/754 E. 2015/19994 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/754
KARAR NO : 2015/19994
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

MAHKEMESİ : NİZİP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2014
NUMARASI : 2014/805-2014/1080

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin çiftçilikle uğraştığını ve sulu tarım yaptığını, abonesiz kaçak elektrik kullandığını belirterek, davalı tarafından 217.84,00 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, söz konusu borca KDV ve gecikme zammı eklenmek sureti ile müvekkilinden davalı kurumun 313.939,46 TL alacak talebinde bulunduğunu, talebin yasal dayanaktan yoksun olup fahiş olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin davalıya şimdilik 1.000,00TL borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre; dava konusu olayda, talep konusunun miktarın açıkça belli olduğu, bu nedenle davacının kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davayı kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağının tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.
Kısmi dava, 6100 sayılı HMK 109. maddesinde tanımlanmıştır. 109/1. fıkrasına göre “Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Davacı, talebinin tümü için dava açmak zorunda olmayıp, şimdilik belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Bu bağlamda kural olarak hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz. (HMK. 24/2)
Davacının kısmi dava mı, yoksa tam dava mı açtığı talep neticesinden anlaşılır. Davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava tam dava sayılır.
Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
Davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması şarttır. Hukuki yarar; dava konusuna ilişkin dava şartlarından olup, dava açıldığı anda var olmalıdır.
Somut olayda, davacı davalı kurumun kaçak elektrik bedeli, gecikme zammı ve KDV ekleyerek 313.939.46 TL alacak talebinde bulunduğunu, talebin fahiş olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.00 TL borçlu olmadığının tespitini isteyerek kısmi dava açmış olup, bu davayı açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekir.
Öyle ise mahkemece işin esasına girilerek davacı ve davalının delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, aksi yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.