Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/749 E. 2015/20600 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/749
KARAR NO : 2015/20600
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2014
NUMARASI : 2011/306-2014/652

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin A. D. köyü 169/1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, arazi maliki olması nedeniyle davalı şirketin 2192 sayılı tarımsal sulama abonesi olduğunu ve ortağıyla sulu tarım yapılması hususunda bir ortaklık sözleşmesi yaptığını, arazideki tarım, sulama, elektrik işleriyle fiilen bu işlerin ortağı tarafından yapıldığını, davacı şirket görevlilerinin denetimi sırasında 20.05.2009 tarihinde kuyu üzerinde sayaç ve panonun yanık olduğunu tespit ettiğini ve 16.07.2009 tarihinde sayacı değiştirdiğini, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünün 19.10.2009 tarihli raporuyla sayaca müdahale edilmiş olduğunun rapor edilmesi üzerine 13.12.2009 tarih 43999 sayılı tutanakla sayaç raporuna dayalı olarak kaçak/usulsüz elektrik tespit tutanağı düzenlenerek müvekkili aleyhine 44.593,00.TL kaçak tüketim tahakkuk yapıldığını, idarenin bu işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle tesisata yapılan bir müdahalenin sözkonusu olmadığını bu nedenlerle 17.781,60.TL kaçak tahakkuku ile 26.812,80.TL kaçak ek tahakkukundan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; “Davanın kısmen kabulüne, davalının davacı hakkında 13.12.2009 tarih, 43999 nolu kaçak tespit tutanağı gereğince tahakkuk ettirdiği 44.593 TL nin 3.150,83 TL lik kısmı dışında kalan 41.442,17. TL.lik kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,” karar verilmiş; sözkonusu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık davacının maliki ve abonesi bulunduğu tarımsal sulama aboneliğine ilişkin yapılan kaçak elektrik tahakkuku nedeniyle açılan menfi tespit davası niteliğindedir.
06.01.2003 günlü davacı adına tanzim kılınan kaçak tüketim tespit tutanağında; davacının abonesiz, mühürsüz, sayacın gerilim bobin köprüsü düşürülerek mükerrer kaçak tüketimde bulunduğu bildirilmiştir.
Davacının abonesi olduğu tarımsal sulama aboneliğinde kullanılan sayaca ilişkin tanzim kılınan;19.10.2009 tarihli Şanlıurfa Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayar Şube Müdürlüğünce tanzim kılınan rapor içeriğinde; sayacın orjinal TC mühürlerinin sökülerek, orjinal T.C standart ölçülerine uymayan sahte TC mührü takıldığı, ayrıca numaratör üzerinde müdahaleden kaynaklı çizilmelerin olduğu anlaşılmıştır .
Akçakale Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/338 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde müştekisinin Dedaş İl Müdürlüğü, sanığın Ş.. A.. ve Hasan Yılmaz olup, suçun elektrik enerjisi hakkında hırsızlık, mühür bozma suçu olduğu yapılan yargılama sonucunda sanıklardan Ş.. A..’ın sözkonusu taşınmazı fiilen kullanmadığından beraatına karar verildiği, sanık Hasan Yılmaz’ın ise elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan kurum zararını giderdiğinden hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, mühür bozma suçu yönünden ise cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiği görülmüştür.
Ceza Mahkemesinin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır. (HGK 14.12.2005 gün 4-733 E.727 K.)
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. ve TBK’nun 74.maddesi gereğince hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de; ceza mahkemesince belirlenecek maddi vakıalar hukuk hakimi yönünden de bağlayıcıdır. Akçakale Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/338 esas sayılı yargılama dosyasında, suçun subutuna dair kararı, hukuk hakimini bu nedenle bağlar. Bu nedenle, tarımsal sulamada davacının abonesi ve maliki olduğu tarımsal arazide yapılan sulama esnasında kaçak kullanımda bulunulduğu sabittir.
Somut uyuşmazlıkta; Elektrik kullanımdan dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir. Bu doğrultuda davacının da kaçak tüketim miktarınca sorumlu tutulması gerekirken, ceza yargılamasında davacı hakkında verilen beraat kararı ilgi tutularak davacı yönünden açılan davanın kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu nedenle mahkemece, dosya konusunda uzman bilirkişi heyetine verilerek bilirkişi kurulundan davacı taraftan istenebilecek kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. ve 15. maddeleri ve yönetmeliğinin atıf yaptığı EPDK tarafından yayımlanan “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Başlıklı 29.12.2005 tarih ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1- C maddeleri uyarınca değerlendirme yapılarak rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.