Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/748 E. 2015/11618 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/748
KARAR NO : 2015/11618
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

MAHKEMESİ : BAYINDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2014
NUMARASI : 2013/251-2014/269

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 23.06.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. M.. K.. geldi. Davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; muris C… U…’na ait vasiyetnamenin, ehliyet, şekle aykırılık ve zorlama nedeniyle iptalini, bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; murisin vasiyetnameyi özgür iradesiyle düzenlediğini, murisin sadece el ve ayaklarının uyuşması kullanma güçlüğü çektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iptale konu vasiyetnamenin imza kısımlarında Noter vekili A…B…’in isminin geçtiği, ancak tanıkların beyan kısmında Noter H.. H… Ş…’in isminin yazıldığı, ayrıca vasiyet tanıklarının beyanları ile vasiyetnamenin noterde daha önceden verilen bilgilere göre hazırlandığı, sonrasında evine gidilen murise okunarak, murisin ve tanıkların imzalarının atıldığı, bu nedenlerle şekil şartlarına uygun düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptali gerektiğinden bahisle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK. nun 532. maddesinde; resmi vasiyetnamenin, iki tanığın katılımıyla resmi memur tarafından düzenleneceği hükme bağlandıktan sonra, resmi memurun Sulh Hakimi, Noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabileceği açıklanmıştır.
Noter yetkisine sahip yazı işleri müdürlerinin, resmi vasiyetname düzenleyebilecekleri uygulamada ve doktrinde kabul edilmektedir.
Resmi vasiyetnamenin; işlemde birlik prensibi uyarınca, vasiyetçinin vasiyetnameyi okumasından sonra, aşamalarında araya fasıla girmeksizin tamamlanması gerekir. Resmi memurun yaptığı işlemler tevsik işlemi olduğu için, baştan itibaren Aynı memur tarafından yapılması ve son imza işleminin de tahriri alan, okuyan ve vasiyetçi ile tanık sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur. Bu yön işlemlerde birlik prensibinin zaruri bir sonucudur.
Bu prensibe uyulmamasının, vasiyetnamenin iptali sebebi oluşturduğu Yargıtay’ın yerleşmiş uygulaması ile kabul edilmektedir.
Somut olayda; iptali talep edilen B… Noterliğince düzenlenmiş 26.07.2011 günlü ve … yevmiye sayılı vasiyetnamenin ilk sayfasında “…B… Noteri H… H…Ş… vekili A…B…… dairemde görev yaparken rahatsızlığı nedeni ile istek üzerine gidilen…C… U… bana başvurarak bir vasiyetname düzenlenmesini istedi…” şeklinde başladığı, vasiyetnamenin mirasbırakan tarafından okunup imzalamasından sonra noter vekili A… B… tarafından tarih konularak imzalandığı, ancak TMK. nun 534/2. maddesi uyarınca alınan tanık beyanında B… Noteri H… H… Ş…in isminin yazılı olduğu, devamında vasiyetnamenin tanıklar ve noter vekili A… B… tarafından imzalandığı, yine vasiyetnamenin son sayfasının altını noter vekili A…B…’in imzaladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, vasiyetnamenin ilk sayfasındaki tanık beyanında “ B… Noteri H… H… Ş..” yazılmasının bilgisayarda kalan metinden ya da daktilo hatası gibi bir hatadan kaynaklandığı açık bir şekilde ortadadır. O halde, vasiyetnamenin ilk sayfasında da imzası bulunan Noter vekili A… B… tarafından düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu kabul şekli aynı zamanda ölüme bağlı tasarrufların, onları geçersiz kılacak şekilde değil, geçerliliğini sağlayacak biçimde yorumlanması gerektiğinin bir sonucudur. Vasiyetçinin iradesine değer verilerek onun gerçek arzusunu bulmakta, bu şekildeki bir yorum tarzını zorunlu kılmaktadır.
Diğer taraftan, HMK’nun 240/1 maddesi uyarınca, davada tanıklar taraflarca gösterilir. Eş söyleyişle, mahkeme, tarafların tanık olarak göstermedikleri kişileri (re’sen) tanık olarak dinleyemez. Yerel mahkemece, taraflarca tanık olarak gösterilmeyen, vasiyetname tanıkları A.. Ö.. ve H.. E..’in re’sen dinlenilmesi ve beyanlarının hükme esas alınması, açıklanan usul kuralının ihlali niteliğindedir. Kaldı ki, vasiyetname tanıklarının, vasiyetname içeriğine uygun düşmeyen; vasiyetnamenin noter tarafından daha önceden hazırlandığı ve murise imzalatıldığı yönündeki beyanları, başkaca bunu kanıtlayan bir delil de getirilmediğinden, hükme esas alınamaz(Yargıtay 2. HD. nin 14.09.2000 günlü ve 2000/8300 E.- 2000/10203 K., 17.03.2003 günlü ve 2003/2713 E.- 2003/3610 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir).
Bu durumda, mahkemece; dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali için ileri sürülen diğer nedenler ve gerekirse terditli olarak ileri sürülen tenkis isteminin usulünce incelenmesi ve ulaşılacak sonuç uyarınca uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.