Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/7354 E. 2015/14274 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7354
KARAR NO : 2015/14274
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

MAHKEMESİ : EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2014
NUMARASI : 2014/501-2014/603

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; davacı şirketin davaya konu dinlenme tesisinin kiracısı ve davalının 1000077710 numaralı abonesi olduğunu, davalı tarafça; davacı şirketin tesisinde eksik tüketim olduğundan bahisle kontrol yapıldığını ve ölçü ünitesine ait R fazı üzerinde 8533 seri no’lu 500/5A. akım trafosunu bu faz üzerinde kullanılan enerjiyi kaydetmediğinin tespit edilerek 28.01.2010 tarihi ile 07.06.2010 tarihi arasında eksik tüketim hesaplandığını, ilgili faturanın davacı şirketin sürekli olarak maksimum düzeyde elektrik kullanıldığı ölçüsü ile hesaplandığını, ayrıca arızalı olduğu iddia edilen trafonun …. Elektrik San. Tic. A.Ş’ne dava dışı olarak test ettirildiğini ve trafoda arıza tespit edilemediğini iddia ederek davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacıya ait 1000077710 abone numaralı tesiste 06.06.2010 tarihinde ölçüm yapıldığını, sistemde arıza tespit edilerek yenisiyle değiştirildiğini, 07.06.2010 tarihinde kontrol edilerek mühür altına alındığını ve %32 eksik kayıt yapıldığı hesaplanarak davacıya ek tüketim fatura edildiğini, 31.01.2011 tarihinde davacının dava konusu akım trafosunun tekrar incelenmesi talebi üzerine 08.04.2011 tarihinde kontrol yapıldığını, trafoda yeniden arıza tespit edildiğini, bu sebeplerle davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; iki faturanın da eksik tüketimden dolayı doğru hesaplandığı, ölçüm yapılan yerin davalı kurum tarafından mühürlenerek kapatılmış olması ve müdahale etmenin imkansız olmasına rağmen yönetmelikler ve yasalar çerçevesinde faturaların hesaplanmasında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı, dolayısıyla davacı şirketin bu faturalarda belirtilen miktar kadar davalı şirkete borcu olduğu, davacının iddiasını yasal delillerle ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Somut olayda; davalı şirket tarafından tahakkuk eden faturalarda kayıp/kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edildiği görülmektedir. Ancak; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesap edilen enerji bedeline, kayıp/kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edilip edilmediği hususunda bir açıklık yoktur.
Uyuşmazlık; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin, eksik tüketim tahakkuk bedeline ilave edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Dairenin 201/10/2014 tarih, 2014/7090 Esas, 2014/13588 Karar, 03/11/2014 tarih, 2014/7083 Esas, 2014/14256 Karar, sayılı ve diğer kararlarına göre;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73. maddesinde; “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilebileceği”,
20/01/2001 tarih 4628 sayılı ve 14/03/2013 tarih 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının; Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlıklı 1. maddelerinin 1. fıkralarında; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre fâaliyet gösteren, mâli açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetim yapılmasının sağlanmasının amaçlandığı,
İlgili mevzuatta amaçlanan hususun; 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği,
Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiğini, oysaki; Türkiye Cumuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payınında kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmekte olduğu, Elektrik Piyasası Kanunun temel amaçları çerçevesinde getirilen ve EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediği,
Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerini, dağıtım şirketlerinin, elektrik abonelerin faturalarına yansıtılamayacağına karar verilmiştir.

Ayrıca; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK’nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile; elektrik abonelerinden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunmuştur. Dairede, Genel Kurul kararındaki ilkeleri de benimseyerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.
Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, eksik tüketim tahakkukuna; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedelleri dahil edilmeden, Yargıtay denetimine açık ve bilimsel verilere uygun şekilde bilirkişiden alınacak ek rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, aksine gerekçelerle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.