YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7327
KARAR NO : 2015/13842
KARAR TARİHİ : 09.09.2015
MAHKEMESİ : VİRANŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/01/2014
NUMARASI : 2013/560-2014/25
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili’nin Viranşehir İlçesi ….Köyünde bulunan tarımsal amaçlı sulama kuyusunun sahibi olduğunu, sulama kuyusunda bulunan 2024 abone nolu elektrik sayacı hakkında davalı kurumca 17.12.2010 tarih ve….. seri nolu kaçak tutanağı tutulduğunu ve 26.547,70TL’lik fahiş bir kaçak kullanım bedeli tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin söz konusu sulama kuyusuyla 150 dönüm araziyi suladığını, sayacın söküldüğü tarihte henüz tarımsal bir faaliyetin yapılmadığını, aynı sulama dönemi için 26.181,90TL borç ödeyen müvekkili için mükerrer mahiyette kaçak kullanım tahakkukunun mümkün olamayacağını iddia ederek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu borcun davacı tarafa tebliğ edildiğini, yasal itiraz süresi olan son ödeme gününe kadar her hangi bir itiraz yapılmadığını, davacının şüpheli sayacının değiştirildiği ve incelenmek üzere Sanayi ve Ticaret Şanlıurfa İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayar Şube Müdürlüğüne gönderildiğini, yapılan muayene neticesinde abonenin sayacının müdahaleli olduğunu, sayacın sağlam olmadığını, eksik kayıt yaptırıldığının tespit edildiğini, EPDK Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve EPDK Kurul kararları esas alınarak söz konusu tahakkukun yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya 17.257,98TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, verilen hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27.05.2013 tarih, 2013/7260-8485 sayılı ilamı ile; ”…Mahkemece elektrik bilirkişisinden alınan 04.04.2012 tarihli kök raporda; davacı abonenin kaçak borcunun 27.741,00 TL olduğu rapor edilmiş; davacı vekilinin itirazı üzerine aynı bilirkişiden alınan ek raporda ise; davacının davalıya olan borcunun 9.289,72 TL olduğu rapor edilmiştir. Mahkemece ek rapor hükme esas alınmış, davacının davalıya 9.289,72 TL borçlu olduğu kanaati ile davacının 17.257,98 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 20. maddesi doğrultusunda davacıya ait sayacın onun kusuru neticesinde doğru tüketim kaydetmediği kabul edilerek, kök rapordan farklı sonuçlar içeren ek raporla, kök rapor arasındaki çelişki, konusunda uzman bilirkişiye incelettirilip, çelişkiyi giderecek nitelikte rapor alınıp, davacının borç miktarının tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya davaya konu borç nedeniyle 20.981,87 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1-) “Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde,Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz.(Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay’ın (temyiz eden tarafın lehine olarak ) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da “aleyhe hüküm verme yasağı” denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan ) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.” (Prof.Dr.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737 )
Somut olayda dava; 26.547,17TL’lik tahakkuk nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece ilk kararda (bozmadan önce) davacının 17.257,98TL borçlu olmadığına karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiş, Dairemizce hüküm davalı yararına bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkeme yaptığı yargılama neticesinde bu defa davacının 20.981,87TL borçlu olmadığına karar vermiştir. Oysa önceki karar davacı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen miktar davalı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur. O halde mahkemenin davalı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek ilk karardaki miktardan fazlaya hükmetmiş olması yasaya aykırıdır .
2-) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 21.03.2003 tarih 122 sayılı ve 29.12.2005 tarih 622 sayılı kurul kararlarında kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketiciye yapılacak kaçak tahakkukunda, hangi sürelerin esas alınacağı belirtilmiştir. Buna göre;
”1) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Kullanım yerine ait bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesi yapılmış olan yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme ve son endeks okuma işlemlerinden en son yapılanın işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süredir ve bu süre 90 günü geçemez. Ancak, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti halinde bu süre iki kat olarak alınır.
Bu sürenin dışında müşterinin kaçak elektrik enerjisi kullanım başlangıç tarihinin doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde, kaçak tüketime ek olarak yukarıdaki paragraf çerçevesinde belirlenen başlangıç tarihinden itibaren, doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmiş kaçak elektrik enerjisi kullanımı başlangıç tarihine kadar geriye dönük normal tüketim hesabı yapılır. Bu süre 12 ayı geçemez. Yapılacak hesaplamada tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki birim fiyatlar dikkate alınır ve gecikme zammı alınmaz.”
Somut olayda; davacının 26.547,70TL’lik tahakkuk nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davaya konu 26.547,70TL’lik tahakkuka bakıldığında bunun 11.385TL’sinin kaçak tahakkuku, 15.162,70TL’sinin kaçak ek tahakkuku olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; kaçak elektrik tüketim miktarının yukarıda belirtilen usulde tespit edildiği ancak ek tahakkukun tespit edilmediği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; dosyanın yeniden aynı bilirkişiye verilerek ek tahakkuk tespitinin yapılmasının da sağlanması, bundan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.