Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/7315 E. 2015/14282 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7315
KARAR NO : 2015/14282
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2014
NUMARASI : 2013/1697-2014/1178

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin 100028871 nolu tarımsal sulama abonesi olduğunu, aboneliğinin sulama sezonu bittiği için kapatılması amacıyla davalı şirkete başvurduğunu ve elektrik borcunu kapattığını, ancak enerjinin, abonenin aydınlatma ihtiyacı olduğundan bahisle bir tutanakla kesilmediğini, tutanağın müvekkilinin tanımadığı bir isim ve yakınlık derecesi belirtilmek suretiyle imzalandığını, herhangi bir borcu olmamasına rağmen davalı şirketin müvekkiline yeni bir borç çıkarttığını, söz konusu faturada trafo kaybından bahsedildiğini iddia ederek müvekkilinin tahakkuk ettirilen elektrik borcundan sorumlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesi ile; davacı abonenin, aydınlatma ihtiyacı olduğundan dolayı elektriğinin kesilmediğini, bu nedenle de fatura tahakkuk ettirildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 7.100,20 TL borçlu olmadığının, 1.521,47 TL borçlu bulunduğunun tespitine dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 31.10.2013 tarih, 2013/11925 E-14981 K sayılı ilamı ile; ”Somut olayda, mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, 01.10.2006 ila 01.10.2007 arasındaki süre için hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Dava konusu olan 01.10.2006 ila 08.06.2011 tarihleri arasındaki dönem için elektrik kullanımı esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece, davalının tahakkukunda belirtilen ve dava konusu olan tahakkuk dönemleri esas alınarak hesaplama yapılması için yeniden başka bir bilirkişiden rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde yeniden hesaplatılması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonunda; davalı kurum tarafından davacının endeks okumalarının sezonluk olarak yapıldığı, davacının aboneliğinin kapatılması için başvuruda bulunmasına karşılık ilişik kesme belgesi almadığından kapatma işleminin tamamlanmadığı, bununla birlikte davalı kurumun endeks okumalarını yönetmeliğe uygun olarak yapmadığı, bu nedenle davacının aboneliğinin devam ettiğini geç fark ettiği, davalı kurum okumaları usulüne uygun olarak yapmış olsaydı fatura bedelinin daha düşük olacağı, trafo kayıpları bedelinin yüksek çıkmasının sebebinin davalı kurumun kusurundan kaynaklandığı, davacının davalı kurum tarafından endeks okuma işi süresinde yapılmış olsa idi meydana gelecek tüketim miktarından sorumlu tutulması gerektiği, bu süreye göre ise davacının sorumlu olduğu tüketim miktarının 1.521,47 TL. olduğu ve bu miktar dışındaki trafo kayıplarından sorumlu tutulmaması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 100028871 nolu tarımsal sulama aboneliğine ilişkin fatura bedelinden 5.578,73 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Dairemizin 31.10.2013 tarih, 2013/11925 E-14981 K sayılı ilamı ile; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.10.2006 ila 01.10.2007 arasındaki süre için hesaplama yapıldığı, oysa dava konusu olan 01.10.2006 ila 08.06.2011 tarihleri arasındaki dönem için elektrik kullanımı esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği vurgulanmış, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra alınan bilirkişi raporunda bozma doğrultusunda 01.10.2006 ila 08.06.2011 arası davacının 6.072,50TL borçlu olduğu, yani 1.027,70TL borçlu olmadığı tespit edilmiştir. Mahkeme ise bozmaya uygun hazırlanan bilirkişi raporuna itibar etmeyerek yine davacının 5.578,73 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
O halde; yerel mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, gereği gibi karar verilmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.