Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/7083 E. 2015/15003 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/7083
KARAR NO : 2015/15003
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2015
NUMARASI : 2014/877-2015/88

Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların Kayseri 2.Aile Mahkemesinin 26.05.2014 tarih,2014/364 esas ve 2014/463 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiğini,söz konusu karar ile küçüğe iştirak nafakası takdir edilmediğini ,aradan geçen sürede ,müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artığını bu nedenle, müşterek çocuk için aylık 1.250 TL iştirak nafakasının davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ,küçüğün şahsi ve eğitim giderlerini karşıladığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulu ile müşterek çocuk lehine kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 300.00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Dava iştirak nafakası talebine ilişkindir.
TMK ‘nın 182/2 maddesinde;velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin,çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf,ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür.Diğer taraftan,iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Mahkemece,nafaka takdir edilirken;çocuğun yaşı,eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında,ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda,dosyadaki bilgi ve belgelerden, tarafların 26.05.2014 tarihinde boşandığı,boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği ve müşterek çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmediği,boşanma davasının dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık 5 yıllık süre geçtiği,müşterek çocuğun öğrenci olup ,özel okulda eğitim gördüğü, davacı annenin ev hanımı olduğu ,geliri bulunmadığı ,davalı babanın ise binbaşı olduğu, 4.000 TL civarı maaşının olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca ,tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları,nafakanın niteliği,müşterek çocuğun yaşı,eğitim durumu,ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında,takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup,TMK 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Bu nedenle ;mahkemece,müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumu gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken,yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 gün, 15 E, 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Hal böyle olunca mahkemece,dava tarihinden geçerli olacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerekirken; kararda nafakanın geçerlik tarihinin kararın kesinleşmesinden itibaren gösterilmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz,temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.