Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/684 E. 2015/20847 K. 22.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/684
KARAR NO : 2015/20847
KARAR TARİHİ : 22.12.2015

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde;davacıların oğlu olan … ‘nün 03.08.2007 tarihinde … ili,… ilçesi,… köyü sınırları içerisinde koyunlarını otlatırken araziden geçen yüksek gerilim enerji nakil hattı altında bulunduğu sırada elektrik akımına kapılarak vefat ettiğini,yapılan soruşturma sürecinde alınan otopsi raporunda da müteveffanın ölümünün vücudundan yüksek gerilimli elektrik akımı geçmesine bağlı solunum ve dolaşım durması ve yanıktan meydana geldiğinin belirtildiğini,yine soruşturma dosyasında müteveffanın elektrik çarpması nedeniyle öldüğüne ilişkin deliller olduğunu,müteveffanın ailenin tek erkek çocuğu olup yaşasa idi ailesine hem iş gücü hem de manevi olarak destek olabileceğini,ailenin meydana gelen olay nedeniyle telafisi mümkün olmayacak derecede elem ve üzüntü içerisinde olduğunu belirterek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılar için 1.000 ‘er TL maddi tazminat ile 14.000 ‘er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 30.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,21.06.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile davacılardan … için maddi tazminat talebini 10.292,49 TL,davacı … için maddi tazminat talebini 11.852,87 TL daha yükseltmiş;25.12.2013 tarihli ikinci ıslah dilekçesi ile ise,davacı … için maddi tazminat talebini 14.637,11 TL daha arttırarak 26.489,98 TL’ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde;davanın zamanaşımına uğradığını,olay yerinde yapılan incelemede iletken üzerinde ark izleri tespit edildiğini ve bu durumun ise hatta fiziki temas olduğunu doğruladığını,nitekim yüksek gerilim altındaki hatta herhangi bir iletkenle temas olmadan meydana gelen olayın gerçekleşmesinin mümkün olmadığını,davacının anne ve babasının gözetim sorumluluklarını yerine getirmediklerini,her ne kadar enerji nakil hattı yönetmeliğe göre olması gereken 7 metre değil de 6.30 metre yükseklikte olsa bile herhangi bir iletken ile hatta temas edilmeden söz konusu olayın meydana gelemeyeceğinden davalı … şirketinin söz konusu olayda kusuru bulunmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece;davanın kısmen kabulü ile,8.400 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı … öldüğünden … 15.Noterliği tarafından tanzim olunan mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında ölü davacı … mirasçıları olan … , … ve … ‘ye verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine;davacı … mirasçılarının maddi tazminata ilişkin talebinin reddine;davacı … için 11.852,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine;8.400 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı …’ye verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ikinci kez ıslah yapılamayacağından ikinci ıslah dilekçesinin mahkemece dikkate alınmamasına rağmen ikinci ıslah dilekçesi ile istenen miktara yönelik fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi,bu miktarın ek dava ile istenebilmesinin mümkün olmasına göre sonuca etkili görülmediğinden davalı vekilinin tüm,davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davacılar vekilinin manevi tazminat istemine ilişkin olarak;Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi (BK.nun 47.maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hemen belirtmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza, ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise;müteveffa 07.08.1994 doğumlu … ‘nün anne ve babasının meydana gelen olayda %40 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiş ise de; manevi tazminat miktarının tayini yönünden,meydana gelen olayın oluş şekli,biçimi, ölenin yaşı,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,davacı anne ile kardeşlerde oluşturduğu üzüntü dikkate alındığında, davacıların manevi dünyalarında oluşan yıkımı, acıyı ve kederi bir nebze de olsa giderici ve hafifletici olması açısından, hakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacılar için düşük miktarda manevi tazminatlara karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.