YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/654
KARAR NO : 2015/20448
KARAR TARİHİ : 16.12.2015
MAHKEMESİ : İPSALA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2014
NUMARASI : 2014/45-2014/307
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğunu, davalının, müvekkiline ait herbiri 20’şer gram 10 adet altın bilezik ve 1 adet altın sete el koyarak harcadığını, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 1.000 TL dava değeri üzerinden harç yatırarak, ziynet eşyası bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; boşanma davasında davacı kadının tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının eşyalarını alarak müşterek konutu terk ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu alacağın miktarının tam ve kesin olarak bilindiği, davacının alacağının belirsiz nitelikte olmadığını, belirsiz alacak davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet eşyası alacağına ilişkindir.
Davacının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya, kısmi dava denilir. Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir.
Kısmi dava açılabilmesi için; talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olması ve talep miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Şu halde, davacı, talebinin tümü için dava açmak zorunda olmayıp, şimdilik belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Bu bağlamda kural olarak hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2)
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu aynı hukuki ilişkiden doğan alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.
Davacının kısmi dava mı yoksa tam dava mı açtığı, talep neticesinden anlaşılır. Davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava tam dava sayılır. Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
Kısmi dava açabilmesi için alacaklının bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması şarttır. Hukuki yarar; dava konusuna ilişkin dava şartlarından olup; dava açıldığı anda var olmalıdır. Mahkemece, esas hakkındaki incelemeye geçilmeden önce; talep sahibinin bu hususta hukuki yararının bulunup bulunmadığı incelenmeli, hukuki yarar varsa talebin esasının incelenmesine geçilmelidir.
Dava konusu olayda, tahsiline karar verilmesi talep olunan alacağa konu ziynet eşyası gram ve miktar itibariyle davacı tarafça açıklanmış ise de, talebin yerinde olup olmadığının ve ziynet eşyası bedelinin, yapılacak yargılama ile belirleneceği, alacağın dava tarihinde belirli olmayıp, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle dava konusu ziynet eşyası alacağının 1.000TL ‘lik kısmı üzerinden kısmi dava açmakta hukuki yararı vardır.
Hal böyle olunca mahkemece, işin esasına girilerek yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.