YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5547
KARAR NO : 2015/11496
KARAR TARİHİ : 22.06.2015
MAHKEMESİ : BAHÇE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2014
NUMARASI : 2014/43-2014/415
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13.06.2010 tarihinde çıkan ve 10 hektarlık ormanın zarar görmesine neden olan yangın sonucu müvekkili idarenin 255.150,10 TL maddi zararının oluştuğunu; yapılan araştırmalar sonucu yangını davalıların 12 yaşından küçük çocuklarının çıkardığının tespit edildiğini; davalı anne babanın çocuklarına velayeten ayrıca davalı babanın ev başkanı sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunu belirterek; 255.150,10 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı C.. K.. cevap dilekçesinde; söylentiden ibaret beyanlarla çocukları hakkında tahkikat yapıldığını, çocuklarının yaşı ve fiziki durumları gereğince üzerlerine atılı eylemi gerçekleştirecek kapasiteye sahip olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. K.. duruşmadaki beyanında; tazminat talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 204.120,08 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesince;
“Dava, orman yangınından kaynaklanan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda davacı taraf zarara neden olan yangının davalıların çocukları tarafından çıkarıldığını iddia etmiştir.
Uyuşmazlık, yangının davalıların olay tarihinde 6 yaşında olan ikiz çocukları tarafından çıkartılıp çıkartılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. HMK’nın 190. maddesi gereği “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
Dosyadaki bilgi ve belgelerden somut olayda; yangının nasıl çıktığını bilen ve görenin olmadığı ancak yangının şüpheli çocukların dedelerinin evinin arka bahçesinde çıkması ve soruşturma dosyası içerisinde bulunan bilgi, belge ve tanık beyanları dikkate alınarak, yangını davalıların çocuklarının çakmakla oynarken çıkardıkları sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin hükme esas aldığı soruşturma dosyasında Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.06.2010 tarihinde tutulan tutanakta; 2004 doğumlu yaşı küçük şüphelilerin yaşları itibari ile kendilerini tam olarak ifade edemedikleri, ancak kendi aralarındaki konuşmalardan birbirlerini çakmakla oynamakla suçladıklarının anlaşıldığının tespit edildiği ve küçük şüphelilerin suç tarihinde 12 yaşından küçük olmaları nedeniyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Soruşturma aşamasında dinlenen tanıklardan Z.. S.. dışındaki tanıklar yangının nasıl çıktığını görmediklerini beyan etmişlerdir. Z.. S.. ise ifadesinde “…yangının nasıl çıktığını Cemile’ye sordum; bizimkiler çıkarmış dedi…” şeklinde beyanda bulunmuş, bu tanığın eldeki davada dinlenmediği anlaşılmıştır.
Mevcut delil durumuna göre, mahkemece hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacıya delillerini sormak, soruşturma aşamasında ifadesi alınan Z.. S..’nın dinlenmesinin talep edilmesi halinde, Z.. S..’yı dinlemek, yangının davalıların çocukları tarafından çıkartılıp çıkartılmadığı hususunu iyice tahkik ederek hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece Bozma İlamına uyulmuş ve tanık Z.. S..’nın beyanı alınmıştır.
Tanık Z.. S.. alınan beyanında; kendisinin 13/06/2010 tarihinde kolluk görevlilerine karşı beyanda bulunduğunu, olay tarihinde saat 13:00 sıralarında A…Köyü’nde A… S…’nın evinde misafirlikte olduğunu, eşi Şahin’in kendisini telefonla aradığı ve evin arkasında yangın çıktığını söylediğini, bunun üzerine evinin damına çıktığını ve A… K…ile eşi M.. K…ve gelini C.. K..’yı yangını söndürmeye çalışırken gördüğünü, yangın A… K…’nın evinin arkasındaki bahçesinde başlamış ve kendi evine doğru geldiğini, bu sırada A.. S.. ile birlikte hortum çekip çeşmenin suyu ile yangını söndürmeye çalıştıklarını, bu sırada itfaiye geldiğini, yine bu sırada C.. K..’ya yangını kimin çıkarttığını sorduğunu, Cemile de kendisine “bizimkiler çıkartmış” dediğini, Cemile’nin bizimkiler diye kasdettiği şu anda ismini hatırlamadığı ikiz olan çocukları olduğunu, ancak kendisinin çocukların yangın çıkarttığını bizzat görmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece, “her ne kadar davalı çocukların çakmakla oynamak suretiyle B… ilçesi A… köyü F…mevkii …, … nolu bölmede orman yangını çıkmasına neden oldukları kanaatine varılmış ise de, olay tarihinde çocukların 6 yaşında oldukları ve gelirleri ile malvarlıklarının bulunmadığı, davacı orman idaresinin ise davalılar ile kıyaslanmayacak derecede ekonomik imkanlara sahip olduğu, bu bakımdan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 54/1. maddesinde düzenlenen hakkaniyet sorumluluğunu gerektirir bir durum olmadığı” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay Bozma İlamına uyulmasına rağmen, hükmün Yargıtay Bozma İlamı içeriğine uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda yapılan araştırma ve alınan tanık beyanından anlaşıldığı üzere, yangını davalıların çocuklarının çakmakla oynamak suretiyle çıkarttıkları dosya kapsamı ile sabit olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin ve yasa hükümlerinin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.