Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/5457 E. 2015/14267 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5457
KARAR NO : 2015/14267
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

MAHKEMESİ : KUMLUCA 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2014
NUMARASI : 2012/443-2014/679

Taraflar arasındaki yardım nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, davacı aleyhine yardım nafakası talepli dava açtığını, Bursa 1. Aile Mahkemesinin 05/02/2008 tarih ve 2007/198 esas, 2008/92 karar sayılı kararı ile davalı lehine aylık 2250 TL yardım nafakası takdir edildiğini, sonrasında davacının emekli olması, çalışmış olduğu hastaneden ayrılmış olması, nedenleri ile belirlenen nafakayı ödeyemez hale geldiğini, bunun yanında davalının yaşı, öğreniminin sona ermesi, çalışabilecek durumda olması, davalının davacı babasını arayıp sormaması nedenleri ile yardım nafakasının kaldırılmasını, bu talepleri kabul edilmediği takdirde yardım nafakasının müvekkilinin sosyal ve ekonomik durumu ile orantılı bir şekilde hakkaniyet çerçevesi içerisinde uygun bir miktara indirilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin halen öğrenimini devam ettirdiğini, gelişen ekonomik olaylar sebebi ile yardım nafakasının yetersiz hale geldiğini, davacının ekonomik durumunun kötüleştiğine ilişkin beyanlarının doğru olmadığını, esasında davacının davalı ile görüşmediğini, aksine davalının yardım nafakası alacağı bulunmasına rağmen babası davacıya duyduğu saygı nedeniyle alacağı tahsil için haciz yoluna girişmediğini ve yine aynı sebeple hapsen tazyiki için başvuruda bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davanın nafakanın kaldırılması yönündeki kısmının reddine, nafakanın indirilmesine yönelen kısmının kabulü ile; davacı tarafından davalıya ödenen iştirak nafakasının karar tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1500 TL ye indirilmesine, karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, yardım nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.

Davalının temyiz itirazlarına gelince;
TMK.’nun 328/2.maddesinde; “Çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler”,
TMK.’nun 364/1.maddesinde; “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür”,
TMK.’nun 365/2 maddesinde; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği…” vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.’nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda; davalının Almanya’da master öğrencisi olduğu, davalının annesinin diş hekimi olduğu, davacının emekli kadın doğum uzmanı bir hekim olduğu, emekli olduktan sonra muayenehane açtığı, tanık anlatımlarında da belirtildiği üzere, davacının Mudanya’da bir adet villası, Kumluca’da muayenehane olarak da kullandığı bir evi, Foça’da yazlığı, Bursa İhsaniye’de bir yazlığı, Mercedes marka aracı ve bir yatının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davalının eğitim durumunun devam etmesi ve geçinmesi için mevcut nafakanın gerekli olduğu gözetilerek, nafaka yükümlüsü olan davacı babanın tesbit edilen gelir durumuda dikkate alındığında, davanın reddi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile nafakanın indirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 16.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.