Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/543 E. 2015/20116 K. 11.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/543
KARAR NO : 2015/20116
KARAR TARİHİ : 11.12.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ŞIRNAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2014
NUMARASI : 2014/59-2014/511
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı tarafından kaçak elektrik kullandığı iddiası ile müvekkilinden 20.366,00 TL tahakkuk ve tahsil ettiğini, aynı tutanağa ilişkin olarak Silopi 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/1099 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde müvekkili hakkında beraat kararı verildiğini ileri sürürek, müvekkilinden haksız olarak alınan 20.366,00 TL’nin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; Silopi 2. Asliye Ceza Mahkemesince delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verildiğini, bu nedenle hukuk davasına etki etmeyeceğinin savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davacının dava konusu tutanağa ilişkin olarak ceza mahkemesinde açılan davada beraat ettiği, tahakkuk ettirilen işleminin haklılığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 20.366,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde öncekine kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Ancak bu bağlayıcılık ve kesin delil niteliği ceza davasında yargılanan kişi yönünden söz konusudur. Ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanan kişi dışında başkaları hakkında açılan hukuk davasında bu kurallar uygulanamaz.
Somut olaya gelince, davacı aleyhine Silopi 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.9.2007 tarih 2005/1099 Esas, 2007/354 Karar nolu dosyasında sanık olarak yargılanan davacı A.. S..’ın delil yetersizliğinden beraat ettiği, kararın 28/09/2007 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Yukarıda açıklanan hukuki olgular dikkate alındığında ceza mahkemesince verilen beraat hükmünün görülmekte olan davada mahkemeyi bağladığından ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının görülmekte olan dava yönünden de kesin hüküm oluşacağından söz edilemez. Bu nedenle mahkeme hükmünün gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, dosya içerisinde bulunan 9.9.2003 tarihle kaçak elektrik tutanağında, davacı tarafın ” sayaca müdahale ederek ” kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Kaçak tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacı taraf, tutanağın aksini ispat edememiştir. Tutanak içeriği ile kaçak elektrik kullanıldığı kesin bir biçimde saptandığından, davacının kaçak elektrik kullanmadığı yönündeki beyanına itibar edilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece ; öncelikle dosyanın dava konusunda uzman kişiler arasından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.