Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/5356 E. 2015/17076 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/5356
KARAR NO : 2015/17076
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 03.11.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı ve vekili gelmedi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve taraflardan kimsenin gelmediği anlaşılmakla işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, davalı ile müvekkilinin 21/10/2007 tarihinde evlendiklerini, evlenmeden önce 30/09/2007 tarihinde çeyiz senedi düzenlendiğini ve senette yazılı bütün eşya ve ziynetlerin müvekkilinin babası tarafından alınıp müvekkil ve eşinin ortak evine teslim edildiğini, tarafların boşandıklarını, bütün eşya ve ziynetlerini davalı tarafta kaldığını , ziynet eşyasının değerinin dava tarihi itibariyle 8.000,00 TL olduğunu, diğer eşyaların değerinin de 8.000,00 TL olduğunu beyanla toplam 18.000,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kayınpeder savunmasında, çeyiz ve ziynet eşyaları ile bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle de husumetin kendisine yöneltilemeyeciğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı eş ise savunmasında; davacının dilekçesinde bildirdiği ziynet eşyalarının miktar ve gramajlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının ziynetlerini giderken götürdüğünü, çeyiz eşyalarını da vermek istediklerini, ancak davacı tarafın kabul etmediğini, bedelini istediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu hüküm davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; dosyada mevcut ve davacının talebine dayanak yaptığı “çeyiz tutanağı” başlıklı belgede “ziynet eşyası takılar” denilerek, bedeli de 8000 YTL olarak gösterilmiştir.
Mahkeme tarafından davacıdan, bu ziynetlerin miktar ve gramajlarına ilişkin açıklama yapılması istenilmiş, davacı taraf, dilekçe ile talep ettiği ve çeyiz senedine dahil altınların miktar ve gramajlarını belirtmiş, mahkeme tarafından da davacının bu beyanı esas alınarak karar verildiği görülmüştür.
Davacı beyan dilekçesinde, çeyiz senedine dahil olan altınların 8 adet bilezik, 22 ayar set, 3 adet yüzük, 7 adet büyük cumhuriyet altını, 7 adet yarım cumhuriyet altını, 24 küçük çeyrek altın ve bir adet altın saat olduğunu belirtmiştir. Ne var ki; çeyiz senedinde altınların miktar ve gramına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır.
Davacının iddiasını ispat zımnında, delil olarak dayandığı tanıklar ise beyanlarında, davacının 8 adet bilezik, altın set ve üç adet yüzüğünün olduğu, 15 günlük gelin iken bu ziynetlerin kayınvalidesi tarafından elinden alındığını beyan etmişlerdir.
Bu durumda, beyanları birbirini teyit eden davacı tanıklarının, bilezik set ve yüzük dışındaki ziynetlerden bahsetmemeleri karşısında davacının bilezik, set ve yüzük dışındaki ziynetlere ilişkin olarak davasını ispat edemediği halde; mahkemece, davacının beyan ettiği ziynetler üzerinden kısmen kabul kararı verildiği anlaşılmıştır.
Diğer yandan, çeyiz senedinin son satırında taraflar “…uyuşmazlık halinde iki eşit şekilde paylaşılması..”nı kararlaştırmışlardır. Öyle ise mahkemece senette yazılı bulunan bu hususun da mahkeme tarafından , hüküm tesisi sırasında dikkate alınması gerekmektedir.
Mahkemece, yukarıda izah edilen hususlar dikkate alınmak suretiyle yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.