YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4788
KARAR NO : 2015/16227
KARAR TARİHİ : 20.10.2015
MAHKEMESİ : MURATLI ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2014
NUMARASI : 2013/124-2014/227
Taraflar arasındaki ziynet eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı M.. M.. vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 20.10.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davalılar vekili Av. H.. S.. geldi. Karşı taraf davacı vekili Av. G. E. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Mehmet ile müvekkili Merve’nin 17.08.2007 tarihinde evlendiklerini, düğünden bir gün sonra davalı Mehmet ve annesi davalı Şaziye’nin, düğün merasiminde takılan ziynetleri ve parayı müvekkilinin elinden zorla aldıklarını, davalı Mehmet’in ziynetleri bozdurup, parasıyla babası Kadir’e tarımsal ekipman satın aldığını, ziynetlerin ve paranın müvekkiline iade edilmediğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup; ziynet eşyalarının ve düğünde takılan paranın müvekkiline aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde 61.728,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Mehmet ile davacının 19.01.2012 tarihinde boşandığını, huzurdaki davanın 07.06.2013 tarihinde açıldığını, davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, diğer taraftan, ziynet eşyalarının davacının elinden zorla alınmadığını, davacının ziynet eşyalarını kendi isteği ve rızasıyla iade edilmemek üzere verdiğini, ziynetlerin bir kısmının 22.01.2009 tarihinde 8.340,00 TL’ye bozdurulduğunu, bu paranın 1.700,00 TL’sinin müşterek çocuk adına açılan banka hesabına yatırıldığını, bir kısmının da 12.02.2010 tarihinde 5.260,00 TL’ye bozdurulduğunu, bu para ile davacının tedavisinin yaptırıldığını, davacının isteğiyle tatile çıkıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; Şaziye ve Kadir aleyhine açılan davanın reddine, Mehmet aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 50 adet çeyrek altın, 1 adet 22 ayar 60 gram set takım, 1 adet 22 ayar 40 gram bilezik, 12 adet 22 ayar 12,5 gram (150 gram) bilezik, 11 adet 22 ayar 9 gram (99 gram) bileziğin davacıya aynen iadesine; aynen iade mümkün olmadığı taktirde 36.512,00 TL ile düğünde takılan 1.560,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Mehmet’ten tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı Mehmet vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı Merve düğünde takılan ziynetlerin ve paranın elinden zorla alındığını ve iade edilmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise, ziynetlerin davacının isteği ve onayı ile bozdurularak parasının davacının tedavisi, evin ihtiyaçları ve diğer giderler için harcadığını savunmuştur.
Davacı taraf iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiş, davacı vekili 22.05.2014 tarihli celsede davalı tarafa yemin teklif edeceklerini beyan etmiş, 03.07.2014 tarihli celsede hazır olan davalı asiller, düğünde takılan bütün ziynet eşyalarının evin giderleri ve diğer ihtiyaçlar için bozdurularak harcandığı hususunda yemin etmiş, mahkemece, davalının, ziynet eşyalarını davacının rızası olmaksızın bozdurup, evin ihtiyaçları için harcadığından bahisle yazılı şekilde karar verilmiştir.
Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; davacının ziynet eşyalarını, davalı Mehmet’e, iade edilmemek üzere verip vermediği, bu hususta ispat külfetinin davanın hangi tarafı üzerinde olduğu ve davacının, davalılara yemin teklif etmesinin ispat hukuku hükümlerine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yani yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifi davanın karşı tarafına yapılır. İspat yükü kendisine düşmeyen taraf diğer tarafa yemin teklif ederse, diğer taraf yemin etmiş bile olsa, bu yemin geçersizdir.
İspat yükü kendisine düşen taraf başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde öncelikle diğer delilleri incelenir, bunlar ile iddia ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunmasını ispat edemezse, o zaman kendisine yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davalı Mehmet, ziynet eşyalarını davacı Merve’nin isteği ve onayı ile bozdurduğunu ve davacıyla birlikte evin ihtiyaçları, davacının tedavi masrafları, birlikte yapılan tatil için harcadıklarını iddia ettiğine göre bu hususu, yani, bozdurduğu ziynet eşyalarını, davacı Merve’nin kendisine iade edilmemek üzere verdiğini ispatlarsa, iadeden kurtulur.
Hal böyle olunca mahkemece, davalı Mehmet’e savunmasını ispat etme hususunda davacıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olacak şekilde, davacının, davalı tarafa yemin teklif etmesi ve davalı asillerin de yemini eda etmeleri sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.