Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/433 E. 2015/4871 K. 24.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/433
KARAR NO : 2015/4871
KARAR TARİHİ : 24.03.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2010
NUMARASI : 2006/345-2010/346

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının işyeri için elektrik abonesi olduğunu, ancak sonradan bu yeri tahliye ettiğini, sonrasında taşınmazı 3.kişilerin kullandığını,ancak aboneliğini iptal ettirmediğini, işyerine ilişkin birikmiş elektrik borcu nedeni ile, davacının evinin elektrik sayacının söküldüğünü, fatura konusu elektriği davacı kullanmadığı için, bu borçtan sorumlu olmaması gerektiğini beyan ederek, fatura borcundan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile, evnideki elektrik sayacının kullanıma açılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde, davacının 08/12/1987 tarihli abonelik sözleşmesi gereğince 4085849 nolu tesisat abonesi olduğunu, 05/08/1999-08/04/2005 tarihleri arasında abonman sözleşmesinin devam ettiğini ve bu döneme ilişkin faturaların ödenmemesi nedeni ile 3.896,43-TL fatura tutarı ve 8.422,04-TL gecikme zammı olarak 12.318,48-TL borcunun bulunduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 4085849 tesisat nolu elektrik sayacının 01/09/1999 tarihinden sonra tahakkuk ettirilen enerji bedelinden 1.231,85 TL lik kısım yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26.maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50. maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, “bu tebligattan sonra faturu bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir” hükmü getirilmiştir.
Müşteri Hizmetler Yönetmeliğinin 24.maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, “… 3.896 TL elektrik bedeli 8.422 TL gecikme zammı + KDV olmak üzere toplam 12.318 TL fatura bedelinden sorumlu olduğu, davacının borçlarını ödemeden elektrik kullandığı için % 90, davalı idarenin de elektrik borcu ödenmediği halde, elektriği kesmeyerek, zararın artmasına sebep olduğu için % 10 oranında kusurlu olup, toplam alacağa % 10 kusur oranının uygulanması neticesinde, davacının toplamda 11.086 TL elektrik borcundan sorumlu olduğu ….” bildirilmiş, mahkeme tarafından da bu rapor esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
Somut olayda, davacı davalı şirketin elektrik abonesidir. Aboneliğin tesis edildiği taşınmazı terk etmesine rağmen, abonelik kaydını sildirmemiştir.
Davacı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davalı kuruma karşı müteselsilen sorumludur.
Davalının, 5.8.1999 – 8.4.2005 yılları arası, elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz.
Abone, tüketilen elektrik bedelinden sorumlu olacaktır. Ancak, davacı idarenin de, uzun süre ödenmeyen elektriği kesmemek şeklindeki eyleminin müterafik kusur olarak kabulü gerekmekte olup, somut olayda, tarafar arasındaki abone sözleşmesinde, gecikme zammı alınacağına ilişkin bir açıklığın bulunmaması da gözetilerek, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği kabul edilerek, elektriğin kesilmesi gereken tarihten itibaren de, fatura borcuna yasal faiz tatbik edilmesi gerekmektedir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya dönecek olursak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yönetmelik gereği 6183 sayılı kanun uyarınca gecikme için öngörülen oranların alınması gerektiği ve buna göre yapılan hesap sonucu (ayrı ayrı faiz hesabı yapılmadan) davacının sorumlu olduğu faizin KDV ile birlikte 8422 TL olduğu belirtilmiş; ancak Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bir faiz hesabı yapılmamıştır.
Bilirkişi ek raporunda ise, hem asıl alacaktan (elektrik bedeli) hem de hesaplanan faizden davalı idarenin kusur indirimi yapılarak, sonuca ulaşılmıştır.
Raporun bu hali ile hükme esas alınması mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece, davaya konu edilen fatura dönemlerine ilişkin asıl borcun öncelikle hesap edilmesi, asıl borcun tamamından, davacı abonenin sorumlu olacağının dikkate alınması, fatura dönemlerinin her biri için, ayrı ayrı faiz ve KDV hesabının yapılması, bu hususları içeren ve yukarıdaki ilkelere uygun, açık, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine uygun bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı rapora dayalı olarak hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.