YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4238
KARAR NO : 2015/10447
KARAR TARİHİ : 08.06.2015
MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2014
NUMARASI : 2013/240-2014/651
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline ait taşınmazlarda bulunan zeytin ağaçlarının, davalı dağıtım şirketine ait yüksek gerilim hattından çıkan yangın nedeni ile yandığını, bu nedenle daha evvel U… Elektrik AŞ.(UEDAŞ.) aleyhine dava açıldığını, ancak yüksek gerilim hattının davalı TEİAŞ’a ait olduğunun belirlenmesi nedeniyle davanın takipsiz bırakıldığını ileri sürerek; yanan 320 adet zeytin ağacı için 10.000 TL (ıslah ile 115.537 TL) maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise olay tarihinde enerji iletim hattında bir arıza olmadığını, dolayısıyla yangından sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 107.835 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 05.03.201 günlü ve 2012/21352 E. 2013/3582 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacıya ait bulunan 2888 ve 2823 parsellerdeki ağaçların 12.07.2008 tarihinde yanması nedeniyle davacının, U… Elektrik AŞ.(UEDAŞ.) aleyhine Edremit 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/364 E.- 2011/444 K.sayılı dosyası ile 22.06.2010 tarihinde tazminat davası açtığı, mahkemece; keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, ancak daha sonra elektrik hattının işletme ve bakımından TEİAŞ’ın sorumlu olduğunun anlaşılması üzerine davanın takipsiz bırakıldığı ve 25.07.2011 tarihli karar ile açılmamış sayılmasına ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Davada, davalı TEİAŞ’a ait yüksek gerilim hattında meydana gelen yangın nedeniyle davacının uğradığı zarar bedeli talep edilmektedir.
Savunma hakkı, Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınmış olup, HUMK’nun 73.maddesi (HMK.’nun 27.maddesi) gereğince davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu açıklanmıştır.
Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir(HMK’nun md.27/2.).
Mahkeme, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet edilmeden karar veremez. HUMK’nun 180 ve 200.maddeleri (HMK’nun 121 ve 129.maddeleri) gereğince, taraflara delillerini ibraz etmeleri için usulüne uygun süre verilerek, varsa gösterecekleri delilleri toplayarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Yasada incelemenin evrak üzerinde yapılacağına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır.
Bu durumda, mahkemece; davalının delillerini inceleyip, yeniden keşif yapılarak alınacak uzman bilirkişi raporları sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalının savunma hakkının kısıtlanarak, davalının taraf olmadığı önceki dosyada alınan bilirkişi raporu ile yetinilerek usul ve yasaya aykırı hüküm kurulması doğru görülmemiştir…)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, uyulan bozma ilamının gereği yerine getirilmiş ve davanın kısmen kabulü ile 113.625 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik yangını nedeni ile oluşan ağaç zararının tazmini istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, BK’nun 41. (TBK’nun 49.) maddesinde deyimini bulan zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 8.12.1965 günlü ve 4/219 E. 448 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi, meyveli ağaçların kesilmesinden veya bunların hayatiyetine son verilmesinden doğan zararın ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda hayatın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşmak gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay içtihatlarıyla belli olmuştur. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; yukarıda açıklanan yöntem uygulanmadan, zarar gören 303 ağacın değeri esas alınarak hesaplama yapılmıştır.Rapor, bu haliyle hüküm vermeye yeterli değildir.
Bu durumda, mahkemece; hem uzman, hem de yerin sürüm değerini bilen kişilerden seçilecek bilirkişi kurulu aracılığı ile yukarıda belirtilen esaslar uyarınca, yanan 303 adet zeytin ağacı nedeniyle uğranılan zararın gerçek miktarının, olay tarihindeki değerler üzerinden tespit ettirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; mahkemece verilen ilk kararda 107.835 TL ye hükmedilmiş olmasına ve bu kararın davalı tarafın temyizi üzerine dairemizce bozulmuş olmasına rağmen, temyize konu edilen kararda aleyhe hüküm verme yasağı gözardı edilerek 113.625 TL’ye hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.