Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/4077 E. 2015/11644 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4077
KARAR NO : 2015/11644
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

MAHKEMESİ : MERSİN 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2014
NUMARASI : 2014/137-2014/860

Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı dilekçesinde; davalının 2010 yılında müşterek konutu terk ettiğini ve ardından kendisine karşı boşanma davası açtığını ancak davayı takip etmediğinden dolayı dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, davalının buna rağmen eve dönmediğini ve halen ayrı yaşadıklarını belirterek, kendisi için aylık 250 TL, müşterek çocuk için ise aylık 400 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi sunmamış, ancak duruşmadaki beyanında; kendisinin tır şoförlüğü yaptığını, fakat ağustos ayında rahatsızlıkları sebebiyle işten çıkarıldığını ve hali hazırda çalışmadığını belirtmiştir.
Mahkemece; davalının tır şoförü olduğu, evini terk ettiği ve eşi ile çocuğuna yardımda bulunmadığı gerekçesi ile müşterek çocuk için talep edilen tedbir nafakasının isteminin kısmen kabulüne ve müşterek çocuk için aylık 400 TL tedbir nafakasına, davacı kadının ise emekli olduğu ve düzenli geliri bulunduğu gerekçesi ile davacı kadın bakımından talep edilen tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK’ nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin “güçleri” esas alınmıştır. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak zorunda olduğundan davacı (kadının) maaşının olması, gelirinin davalı(kocadan) az veya çok olması, tedbir nafakasına hükmolunmasına engel değildir. Zira; davalı koca evin ortak giderlerine (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası v.s.) katılmak zorundadır. Davacı kadının gelirinin bulunması sadece nafaka miktarının belerlenmesinde nazara alınır.
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini, ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; tarafların sosyal-ekonomik durumlarının araştırmasından; davacı kadının emekli olduğu ve aylık 950 TL maaş aldığı, konut kredisi ödemesi devam eden kendisine ait evde yaşadığı, davalının ise tır şoförü olduğu, aylık 1.500-2.000 TL arasında gelirinin bulunduğu ve aylık 470 TL kira bedeli ödediği tespit edilmiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, ayrı yaşamakta haklı olan davacı kadın için TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, davalının geliri olmasının ancak nafakanın miktarını tayin ederken nazara alınacağı ve bu durumun davacının birliğin giderlerine katılması yükümlülüğünü sona erdirmeyeceği düşünülmeden, davacı yönünden tedbir nafakası isteminin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.