YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/4034
KARAR NO : 2015/11681
KARAR TARİHİ : 24.06.2015
MAHKEMESİ : ÇAYIRALAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2014
NUMARASI : 2013/33-2014/174
Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile davacı (kadın) lehine hükmolunan yoksulluk nafakasının zorunlu ihtiyaçlarını karşılamada dahi yetersiz kaldığını, düzenli şekilde ödenmediğini belirterek aylık 200 TL olan yoksulluk nafakasının aylık 700 TL olarak artırımını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların görücü usulü ile evlendikleri, fiili birlikteliğin bir hafta sürdüğünü, boşanmaya sebep olaylarda davacı kadının kusurlu olduğunu, davalının yurtdışında yaşadığı, işsiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının ailesi ile birlikte yaşadığı, somut gerekçe olmaksızın artırım talebinde bulunduğu, boşanma davasında maddi talebi bulunmayan davacının ekonomik koşulları itibariyle 200TL ile geçimini sağlayabileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
TMK’nun 175.maddesi “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir.”
TMK’nun 176/4. maddesine göre de; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda, tarafların 16.03.2010 tarihinde evlendikleri, 17.01.2012 tarihli karar ile, çekişmeli olarak açılan davada tarafların karşılıklı olarak tazminat ve ziynet eşyası taleplerinden vazgeçmeleri ile boşanmaya ve kadın lehine 200TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının 22 yaşında, ev hanımı olduğu, anne ve babası ile birlikte yaşadığı; davalının ise 38 yaşında, 2.700Euro maaşla yurtdışında çalıştığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.