Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/377 E. 2015/10618 K. 09.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/377
KARAR NO : 2015/10618
KARAR TARİHİ : 09.06.2015

MAHKEMESİ : KARAMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2014
NUMARASI : 2012/524-2014/677

Taraflar arasındaki menfi tespit-itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı(birleşen davalı) vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 09.06.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı(birleşen davalı) vekili Av. A…. C… A.. geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili kooperatifin tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı görevlilerince yapılan kontrolde sayaç çarpanının hatalı olduğu tespit edilerek 314.452.30 TL fatura düzenlendiğini, kooperatifin itirazı üzerine fatura bedelinin 239.688.30 TL’ye indirildiğini davalının akım kapasitörünün 16.04.2012 tarihinde değiştirildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, 16.04.2012 tarihli tutanaktan 8 gün sonra kök binadan elektrik açma işlemi yapıldığını, bu esnada ölçme devrelerinin kontrolünün zorunlu olduğunu, sulama sahası ve kuyu adedine göre enerji tüketiminde artış olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacıya ait tesisatta 14.08.2012 tarihinde yapılan incelemede yerin de çarpanın “3300” olmasına rağmen abonenin fatura ve bilgisayar kayıtlarında “1800” olduğunun tespit edildiğini, tespite istinaden yapılan hesaplamada sayacın en son 16.04.2012 tarihinden beri çarpan değerinin eksik hesaplandığı, faturalara yansımayan elektrik tüketimine ilişkin tahakkkuk ettirilen borca itiraz üzerinde 239.688.30 TL borç tahakkuk ettirildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Birleşen davasında ise iş bu menfi tespit istemine ilişkin 239.688.30 TL bedelli ödenmeyen fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, 16.04.2012 tarihli Medaş Ölçü Devreleri Kontrol ve Değiştirme tutanağında akım trafosunun 50/5 olarak değiştirildiği çarpan 1800 den 3300 olduğu ancak, 14.08.2012 tarihinden itibaren 3300 olarak uygulandığı, dolayısıyla eksik tüketim bedelinin tahakkukunun yerinde olduğu gerekçe gösterilerek menfi tespit isteminin reddine, itirazın iptali isteminin kabulüne; eksik çarpan uygulanan dönemin belirgin ve Anonim Şirket hükümlerine tabi kooperatifin faliyet sahası itibariyle eksik çarpandan kaynaklanan fazla tüketimi bilebilecek ve dolayısıyla alacağın likit olması gözetilerek %20 inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Hükmü davacı(birleşen dosyada davalı) vekili temyiz etmektedir.
Somut olayda esas dava dosyasındaki talep, davalı dağıtam şirketinin çarpan farkını yanlış uygulayarak tahakkuk ettirilen 239.688.30 TL bedelli faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, birleşen dosyada ise davacı elektrik şirketi tarafından tahakkuk ettirilen 239.688.30 TL bedelli fatura nedeniyle abone olan davalı aleyhine yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının elektrik abonesi olduğu, sözleşme ilişkisinin devamı sırasında 14.08.2012 tarihinde yapılan incelemede yerinde çarpanın 3300 olmasına rağmen 16.04.2012 tarihinden beri çarpan değerinin 1800 olarak eksik hesaplanması nedeniyle, bu tarihler arasındaki sürede gerçek tüketim değeri üzerinden davaya konu faturanın tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; davalı dağıtım şirketinin, çarpan farkını yanlış uygulayarak hatalı ödeme bildiriminde bulunması nedeniyle, bu olayda kusuru bulunmayan davacı abonenin tahakkuk ettirilen fatura bedelinden sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, davanın yasal dayanağını oluşturan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 44.maddesi ile Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinin irdelenmesinde yarar vardır.
09.11.1995 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin “Abonenin Kusuru Dışındaki Hususlar” başlıklı 44. maddesinde; “Abonenin kusuru dışında olan hususlara kaçak elektrik işlemi uygulanmaz. Ancak kaçak ve usulsüz elektrik kullanımı dışında kalan hatalı okuma, hatalı hesaplamalar sonucunda şirket veya müşteri lehine doğan alacaklarda doğru kaydetmiş sayaç değerleri var ise sayaç değerleri, yok ise 41 inci maddeye göre ortalama aylık tüketim hesaplanarak ait olduğu tüketim dönemlerindeki birim fiyatlar dikkate alınmak suretiyle fatura düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğini yürürlükten kaldırarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde ise; “Ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır.

Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24 üncü madde hükümleri uygulanmaz.
İtiraz, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından başvuru tarihini izleyen en geç on iş günü içerisinde incelenerek sonuçlandırılır.
İtirazın dağıtım şirketini ilgilendiren hususlarla ilgili olduğunun tespit edilmesi halinde, itiraz geliş tarihinden itibaren perakende satış lisansı sahibi tarafından iki iş günü içerisinde dağıtım şirketine iletilir. Dağıtım şirketi itirazın kendisine ulaştığı tarihten itibaren on iş günü içerisinde inceleme sonuçlarını perakende satış şirketine bildirir. İnceleme sonuçları Perakende satış şirketi tarafından en geç üç iş günü içerisinde müşteriye yazılı olarak bildirilir.
İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunmaması halinde, itiraza konu tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmı, müşteriden tahsil edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu iki madde birlikte değerlendirildiğinde; anılan hükümlerin, yanlış çarpım faktörü uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmediği, dolayısıyla gerek önceki yönetmelik gerekse de yürürlükte olan yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği ortadadır.
Ancak, davalı şirketin endeks okumalarında çarpan farkını yanlış uygulaması nedeniyle davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabittir. Bu nedenle kural olarak; davalı idarenin kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği, dolayısıyla BK.nun 98/2 nci maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK.nun 44. maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğu açıktır (HGK.’nun 22.05.2012 günlü ve 2002/19-340 E.-2002/420 K., 13.Hukuk Dairesinin 19.01.2004 günlü ve 2003/321 E.- 2003/72 K. sayılı ilamları).
Hal böyle olunca, mahkemece; aldırılan bilirkişi raporu ile belirlenen tüketim bedelinden, davalı şirketin müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK. nun 98/2 maddesi delaletiyle 44. maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bundan ayrı olarak, birleşen itirazın iptali davasına konu alacağın varlığının ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ile bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanmış olması nedeniyle alacak likit kabul edilemeyeğinden İİK’nın 67.maddesi uyarınca birleşen davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı(birleşen davalı) taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan(birleşen davacıdan) alınıp davacı(birleşen davalı) tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.