Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/376 E. 2015/3057 K. 26.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/376
KARAR NO : 2015/3057
KARAR TARİHİ : 26.02.2015

MAHKEMESİ : ELAZIĞ 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2013/290-2013/875

Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların Elazığ 1. Aile Mahkemesinin 2009/320 esas 2011/459 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, söz konusu kararla davalı için 400,00-TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk Esra için 250,00- TL iştirak nafakasına hükmolunduğunu, davalının müşterek çocuklar Esra ve bekar oğlu Abdurrahman ile birlikte yaşadığını, Abdurrahman’ın 1.500,00- TL civarında maaş aldığını, davalının babasından dolayı SGK’dan 800,00- TL ye yakın yetim aylığı aldığını, yoksulluğunun ortadan kalktığını, müvekkilinin boşandıktan sonra evlendiğini, bu evlilikten bir çocuğu olduğunu, müvekkilinin emekli olduğunu, emekli aylığından başka hiçbir gelirinin bulunmadığını, müvekkilinin eşinin ikinci çocuğuna hamile olduğunu, 500,00- TL kira parası ödediğini, su, elektrik, doğalgaz faturalarının yekun tuttuğunu, davacının yoksulluğunun ortadan kalkması ve müvekkilinin bakmakla yükümlü olduğu eşi ve çocuğunun geçimini sağlamakta zorlanması karşısında davalı için hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması zorunluluğunun doğduğunu, nafakanın kaldırılması talebi kabul görmez ise davalı için hükmedilen yoksulluk nafakasının 50,00- TL indirilmesini ,yine müşterek çocuk Esra için hükmedilen iştirak nafakasının da 50,00- TL indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının nafakasının kaldırılması veya indirilmesi ile ilgili sunduğu gerekçelerin kabul edilemez olduğunu, davalının evliliği devam ederken gayri resmi bir birliktelik yaşadığını ve çocuğu olduğunu, bu durumda kötü niyetli olan evlilik birliği sadakatına uymayan davacının çocukları ve yeni eşinin giderlerini göstererek nafaka indirim talebinde bulunmayacağını, davacının emekli maaşının 2.500,00- TL olduğunu, davacının kanuna karşı hile yaparak haksız hak elde etme çabası içinde olduğunu, müvekkilinin kiracı olduğunu, aylık 375,00- TL kira ödediğini, müşterek çocuk Esra’nın üniversiteye hazırlandığını, dersaneye gittiğini, bundan sonra da eğitim hayatı devam edeceğinden masrafları artarak devam edeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalı H.. F.. için Elazığ 1.Aile Mahkemesi’nin 2009/320 E.-2011/459 K sayılı ilamı ile hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 09.05.2013 tarihinden itibaren kaldırılmasına; tarafların müşterek çocuklarıE. C. için Elazığ 1.Aile Mahkemesi’nin 2009/320-2011/459 EK sayılı ilamı ile hüküm altına alınan iştirak nafakasının azaltılmasına ya da kaldırılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş sözkonusu hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakasının indirilmesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi talebine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm , davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656 E.-688 K.sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.
Yine; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “asgari ücretle çalışılmakta bulunulması” yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak kabul edilmemektedir (HGK 07.10.1998 gün 1998/2-656 G.688 K., HGK 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E.-95 K.sayılı kararları).
Dosya kapsamına göre, tarafların Elazığ 1.Aile Mahkemesinin 2009/320 Esas, 2011/459 Karar Sayılı İlamıyla, davalı lehine 400 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için 250,00 TL iştirak nafakasına hükmolunduğu, davacının emekli banka güvenlik görevlisi olduğu, aylık gelirinin 1435 TL olduğu, yeniden evlendiği, yeni evliliğinden de 2 çoçuğunun olduğu, ilk çoçuğun sözkonusu boşanmadan 13 gün sonra dünyaya geldiği; davalıya babasının ölümünden sonra 01.12.2011 tarihinde 805,36 TL yetim aylığı bağlandığı, 375 TL kirada oturduğu, Tedaşda güvenlik görevlisi olan bekar oğlunun aylık 1000 TL maaşının olduğu, evlilik hazırlıkları içerisinde bulunduğundan anneye pek katkısının olmadığı anlaşılmıştır.
Günümüz ekonomik koşullarına göre davalının aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün değildir, elde ettiği yetim aylığı onu yoksulluktan kurtaracak seviyede olmasa da mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği de açıktır. Bu durumda asgari ücret seviyesindeki gelirin yoksulluğu tümden kaldırmadığı, ancak, dava tarihindeki şartlara göre; davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, ülkedeki ekonomik yapı ve enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün düşmesi ile TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak nafakada uygun miktarda indirim yapılması gerekirken, yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.