YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3569
KARAR NO : 2015/12025
KARAR TARİHİ : 29.06.2015
MAHKEMESİ : İZMİR 17. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2014
NUMARASI : 2014/189-2014/733
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması/azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesi ile davacı ve ortak çocuk için ödenen nafakaların yeterli olmadığını ileri sürerek aylık 500.00 TL olan iştirak nafakasının ve aylık 400.00’TL olan yoksulluk nafakasının 2.000.00’er TL ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile davanın reddini istemiştir.
Davalı yanın açtığı ve bağlantı nedeni ile eldeki dava ile birleştirilen davada ise babanın işsizlik maaşı aldığı ileri sürülerek yoksulluk nafakasının 100.00’TL ye, iştirak nafakasının 250.00’TL ye indirilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece, iştirak nafakasının 575.00.- TL ye, yoksulluk nafakasının 460.00’TL ye yükseltilmesine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının (birleşen davada davacı) vekilinin tüm, davacı (birleşen davada davalı)nın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı (birleşen davada davalı)nın kabul gören temyiz itirazlarına gelince;
TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur.
Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”.
Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; “Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur” (TMK. 330/1).
TMK’nun 175.maddesinde; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir “, TMK’nun 176/4. maddesinde de; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Anılan yasal düzenlemelere göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre, olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, babanın ihracat sorumlusu olarak çalıştığı, 1.300.00.TL kazandığı, aracı ve iki evinin olduğu, 570.00.TL kira ödediği, babanın ayrıldığı şirketten ise net olmak üzere 5.343.14 TL.izin ücreti, 49.127.42.TL kıdem tazminatı, 6.527.24.TL ihbar tazminatı aldığı, ortak çocuğun 2005 doğumlu olduğu, Devlet okulunda okuduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına az yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, özellikle davalı babanın da ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı da az bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, hükmün bu sebeple de bozulmasına karar verilmiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak ve yoksulluk nafakalarına hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.