YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/3299
KARAR NO : 2015/5289
KARAR TARİHİ : 31.03.2015
MAHKEMESİ : GEDİZ ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2013/169-2014/91
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının davacıya şiddet uyguladığını, davacının altınlarını zorla aldığını, 15 bilezik ve 5 gremese altının aynen, olmadığında bedeli 22.270 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının davalıyı evden kovduğunu, altınların zorla alınmadığını, boşanma dava dosyasında 1990 yılında zorla alındığını beyan ettiğini, taraflar arasında daha önce görülen ve feragat nedeniyle reddedilen boşanma davasında ise altınlardan bahsetmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davacının dava dilekçesinde altınların 2007 yılında zorla alındığını beyan etmesi, daha önce açılan boşanma davasında altınlardan bahsetmemesi ve tanık beyanları ile altınların miktarı konusunda çelişki bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından, tarafların 16.11.1988 tarihinde evlendikleri, davalının davacıyı dövmesi nedeniyle davacı tarafından 06.02.2008 tarihinde açılan boşanma davasının davacının feragati nedeniyle reddine karar verildiği, daha sonra 2013/103 E.sayılı dava dosyası ile 2.kez boşanma davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemede ifadesi alınan davacı tanıklarının ortak ifadelerinde, davalının davacıya şiddet uygulayarak altınların zorla alındığını, davalının davacıya “altınların üzerine 1 bardak su iç” dediğini ve davacının şikayetçi olmaması için davalının davacıya belge imzalayıp verdiğini beyan etmişlerdir.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen ve davalının eli ürünü olduğu belirtilen 19.02.2001 tarihli ve imzalı “Belge” başlıklı yazıda “Karıma 30 burgulu bilezik borçluyum, 4.ayda ödeyeceğim” ifadesinin bulunduğu görülmüştür.
HMK’nun 190/1.maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” ve aynı nitelikte TMK’nun 6.maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmü getirilmiştir.
Yine HMK’nun 191.(HUMK’nun 239.) maddesinde “Diğer taraf, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir” hükmü gereğince davacı tarafından davanın ispatına yönelik olarak ibraz edilen “Belge”ye ve dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına karşı aksini iddia eden davalıdan delilleri sorularak, gerekirse belge yönünden yazı ve imza incelemesi yapılmalıdır.
Bu durumda, mahkemece; davacının dava konusu altınların davalı tarafından zorla alındığı iddiasına ilişkin dosyada bulunan delillerine karşın davalı tarafından itiraz edilen özellikle “Belge” üzerinde yazı ve imza incelemesi yapılarak, ayrıca gerekirse 2013/103 E.sayılı boşanma dosyası da getirtilerek ve davalıdan diğer delilleri sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.