Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/2539 E. 2016/842 K. 27.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2539
KARAR NO : 2016/842
KARAR TARİHİ : 27.01.2016

Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının, şahsi eşyalarını da yanına alarak, müşterek konuttan ayrıldığını; davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının, evlilik birliği içerisinde, güvenli saklanabilmesi için davalıya verildiğini belirterek; 200 adet çeyrek altın, 6 tam altın, 3 yarım altın, 19 adet 20’şer gram 22 ayar altın bilezik ile, 1 adet 14 ayar 13 gram altın bileziğin öncelikle aynen; mümkün olmaması halinde, ödeme günündeki değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; talep edilen miktarda ziynet eşyasının bulunmadığını, toplamda 150 civarı küçük altın ve muhtelif ölçülerde bilezik takıldığının doğru olduğunu; ancak, örf ve adetlere göre düğünde takılan tüm takıların erkek tarafına ait olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalının, ziynet eşyalarının, örf ve adet gereği erkek tarafına ait olduğu savunması ile ziynet eşyalarının uhdesinde kaldığını zımnen kabul ettiği, davalı tanığı … tarafından ‘düğünde takılan takıların kime takıldı ise ona ait olduğu’ şeklinde adetleri olduğunu beyan ettiği; sadece, kadına ait olduğu anlaşılamayan, davalıya takılan ziynet eşyalarının, davalının kişisel malı sayılması gerektiği, davacıya takılan bir kısım bileziğin ise davacıya iade edildiği ve davacının üzerinde görüldüğü gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 4.650TL değerinde 31 çeyrek altın, 15.104TL değerinde olan 22 ayar 11 adet bilezik, 1.115TL değerinde olan 22 ayar 1 adet bilezik, 756TL değerinde olan 1 adet 14 ayar altın bilezikten oluşan ziynet eşyalarının aynen iadesine; mümkün olmadığı takdirde, bedelleri toplamı olan 21.625.-TL’ nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir
Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise;
Dava; düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi; bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden tahsili istemine ilişkindir.
Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Somut olayda; tarafların düğünlerinde, davalıya takılan 1 adet 22 ayar 13 gr bilezik, 3 adet yarım altın, 2 adet tam altın, 80 adet çeyrek altının, davalıya ait olduğu kabul edilerek, sadece, düğünde kadına takılan altınların bir kısmı yönünden kabul kararı verildiği; talep olunan 5 adet altın bileziğin ise, davalı tanığı anne Müberiye Eşme’ nin(bilezikleri düğünlerde davacının kolunda gördüm) beyanına göre davacıya iade edildiği kabul edilerek, bu talep yönünden ise ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Oysa, davalı tanığı annenin beyanı; dava konusu 5 adet burma bileziğin davalı tarafından davacıya iade edildiğinin ispatına yeterli değildir.
Mahkemece yapılacak iş; düğünde taraflara takılıp da davacıya iade edildiği ispatlanamayan, davalıya da takılan altınlar ve 5 adet burma bilezik de dahil altınlar hakkında davanın kabulüne karar vermekten ibarettir. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.