YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/250
KARAR NO : 2015/18390
KARAR TARİHİ : 19.11.2015
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2013
NUMARASI : 2012/243-2013/1255
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin ticarethane abonesi olduğunu, aboneliğin iptali için davalıya başvuruda bulunduğunu, buna rağmen davalı tarafından elektrik bedeli tahakkuk ettirdiğini, tahakkukun haksız olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın davalı kuruma müracaat edilerek borcunu ödeyip aboneliğin sonlandırılmasını istendiği halde kendisine 2006 yılı içerisinde 89.561,93 TL borç tahakkuk ettirildiği, davacının 2001 yılından sonra işyerini devrettiği, işyerini devralan dava dışı kişi tarafından abonelik sözleşmesi imzalandığı, davacının herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Kural olarak abonelik sözleşmelerinde kullanılan elektrik tüketiminden abone ile birlikte fiili kullanıcı da sorumludur. Abonelik sözleşmesi bulunmayan yerlerde kullanılan elektrik bedelinden ise, ancak kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler sorumludur.
Somut olaya gelince; dava, 2006/02 dönem tahakkuku elektrik bedelininden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlık; davacının aboneliğinin bulunduğu yerde elektrik kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Elektrik kullanımdan dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmemesi ve kullanıma sebebiyet vermesi halinde abone olan davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.
Mahkemece, davacının abonelik iptali için davalıya başvurup başvurmadığı, başvurmuş ise aboneliğin iptal edilip edilmediği davalı kurumdan sorulup araştırılmadan karar verilmiştir. Öte yandan, abonelik iptal edilmiş ise, davacının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti amacıyla, davacı adına kayıtlı abonelik numarasında ve bu aboneliğe konu yerde, dava konusu olan tahakkuk döneminde davacının ticari faaliyette bulunup bulunmadığının ilgili kurumlardan sorulması, bu hususta zabıta araştırması yapılması gerektiği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle, davacı adına kayıtlı aboneliğin iptal edilip edilmediğinin davalı kurumdan sorulması; abonelik iptal edilmiş ise, davacı adına kayıtlı abonelik numarasında ve bu aboneliğe konu yerde, davacının ticari faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı, Muhtarlık ve diğer kurumlardan sorularak saptanması; davacının abone veya fiili kullanıcı olarak sorumlu olduğunun tespiti halinde, dosyanın önceki bilirkişi dışında ve dava konusunda uzman mühendis bilirkişilerden oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.