Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/2023 E. 2015/12048 K. 30.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2023
KARAR NO : 2015/12048
KARAR TARİHİ : 30.06.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2014
NUMARASI : 2014/178-2014/423

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 30.06.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av.K…G… geldi. Karşı taraf davacı vekili Av.M… A..geldi. Açık duruşmaya başlandı ve işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, davacının davalıdan 05.09.1991 tarihli harici satış sözleşmesi ile … nolu daireyi satın aldığını, sözleşme gereğince davalıya 45.000.000 TL (45 TL) ödendiğini, anlaşmazlık halinde 30.000.000 TL (30 TL) cezai şartın ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının taşınmazın devrini vermediğini belirterek ödenen paranın ve cezai şartın dava tarihi itibariyle güncel değerinin tespiti ile şimdilik 10.000 TL, ıslah ile 52.792.09 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, taraflar arasında 05.09.1991 tarihli sözleşme ile satış yapıldığını, 2001 yılında yapılan imar değişikliği ile davalının taşınmazdaki hissesinin başka taşınmaza kaydığını, bu nedenle tapu verilemediğini, davacının taşınmazda halen oturduğunu beyan etmiş, süresinde zamanaşımı def ‘inde bulunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile denkleştirici adalet ilkesi gereğince 51.792.09 TL’nin davalıdan tahsiline cezai şartın reddine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında haricen düzenlenen “Senettir” başlıklı sözleşme ile satıcı davalının, alıcı davacıya 3457 ada, 9 parselde bulunan 6 nolu dairenin 45.000.000 TL’ye 05.09.1991 tarihinde satılması konusunda anlaştıkları, bedelin ödendiği ve ayrıca anlaşmazlık halinde pişman olan tarafın 30.000.000 TL cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Dava konusu … ada, … parselde davalının 26.03.1979 tarihli 22500/1200840 payının bulunduğu tapu kaydının 2001 yılında imar değişikliği ile başka parsele dönüştüğü anlaşılmaktadır.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK’nun 706, TBK’nun 237. (BK.’nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi için denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerekir. Denkleştirici adalet ilkesi ile, gerçek bir eski hale getirme sağlanmış olur.
Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince iadesi talep edilmektedir.
Taraflar arasında imzalanan 05.09.1991 tarihli harici sözleşme ile davacının davalıya 45.000.000 TL (45 TL) ödeme yaptığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ödenen paranın ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması sağlanırken ifanın imkansız hale geldiği tarihin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 05.09.1991 tarihinde ödenen bedelin 13.03.2014 dava tarihi itibariyle TEFE; USD, Euro, Cumhuriyet altını, külçe altın, asgari ücret artışı ve mevduat faiz oranları dikkate alınarak 51.792.09 TL olarak hesaplanmıştır.
Satış sözleşmesi tarihinden sonra, imar değişikliği ile tapu parsel numaralarının değiştiği dosyadaki tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Bu durumda; mahkemece, dava konusu tapu kayıtları hakkında ilgili belediyeden imar değişikliğinin ve tarihlerinin sorularak bu tarihlerin tespit edilmesi suretiyle imar değişikliğinin ifanın imkansız hale gelmesine neden olup olmadığı, ayrıca davalı tarafından benzer nitelikteki dairelerin 2011 yılında tapu devri ile dava dışı 3. kişilere yapılan satış, sözleşmeleride incelenerek, satış sözleşmesine konu dairelerin aynı parseldeki taşınmaz ile ilgili olup olmadığı araştırılarak, ifanın imkansız hale geldiği tarihin belirlenmesi, bu konuda gerekirse uzman bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre denkleştirici adalet ilkesi gereğince karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödenen paranın iadesini isteyen davacının kendi borcunu yerine getirmesi veya bunun ifasını teklif etmiş olması gerekir. Başka bir deyişle sözleşmeye konu dairenin davacı tarafından kullanıldığı ve davalıya teslim edilmediği anlaşıldığına göre, satın aldığı taşınmazı iade etmeden ödediği satış bedeli için faiz de talep edemez.
Mahkemece, hükmedilen alacağa taşınmazın davalıya iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.