Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/2016 E. 2015/17278 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2016
KARAR NO : 2015/17278
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 21.04.1996 ve 19.05.1996 tarihli sözleşmeler ile 177 parsel sayılı taşınmazdaki davalıya ait toplam 600 m² lik payı 300.000.000 TL (yeni 300 TL) ödeyerek satın aldığını, müvekkilinin zilyetliğini devraldığı taşınmazların içerisine ev inşa ettiğini, ancak davalının aradan geçen süreye rağmen taşınmazların tapu devrini gerçekleştirmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı bugünkü değerinden şimdilik 10.000 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise taşınmazın halen davacının zilyetliğinde bulunması nedeniyle talebin yerinde olmadığını, ayrıca dava konusu taşınmazın sonradan yapılan imar uygulaması nedeniyle M..K..Ü.. ve S..Ü.. adına tescil edildiğini, ancak mirasçıların çokluğu nedeniyle taksim yapılamadığını, bu nedenle müvekkilinin taşınmazın tapusunu devretmesinin mümkün olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflarca sözleşmelerin 1996 yılında imzalandığı, davanın ise 2014 yılında açıldığı, buna göre sebepsiz zenginleşmeden doğan alacaklar için 6098 sayılı TBK.nun 82. maddesinde öngörülen iki ve on yıllık zamanaşımı süreleri geçtikten sonra davanın açılmış olduğu, ayrıca sözleşmeye konu taşınmazın halen davacının tasarrufunda olduğu, dolayısıyla davacının fakirleşmesinin söz konusu olmadığı, ancak öncelikle zamanaşımı defi hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında haricen düzenlenen 21.04.1996 ve 19.05.1996 tarihli taşınmaz satış sözleşmeleri nedeniyle, davacı tarafından davalıya 300.000.000 TL (yeni 300 TL) ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmakta olup, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşmeler, 743 sayılı TKM. md 634 (TMK. md 706), 818 sayılı BK. md. 213 (TBK. md 237), Tapu Kanunu md. 26 uyarınca resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. Bu durumda, taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini geri isteyebilirler. 07.06.1939 gün 1936/31 Esas 1939/47 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi, bu gibi davalar iade borcunun kapsamından dolayı 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu nedenle uygulanması gereken zamanaşımı süresi TBK. nun 82. maddesinde gösterilen zamanaşımı süreleri olmayıp, aynı yasanın 146. (818 sayılı BK. nun 125.) maddesinde yer alan ve sözleşmelere uygulanan zamanaşımı süresidir. Zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği tarihtir.
Yapılan bu açıklamalar karşısında; davanın, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği iddiasıyla açıldığı, dolayısıyla zamanaşımı süresinin dava tarihinde başladığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, taşınmazın dava tarihinde halen davacının zilyetliğinde olması nedeniyle, zamanaşımın davanın açıldığı tarihe kadar işlemediği de ortadadır.
Öte yandan; Dairemizin, yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda değişen ve yerleşen uygulamasına göre; davacı, halen zilyedi bulunduğu taşınmaz nedeniyle ödediği satış bedelini, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalıdan isteyebilir. Ancak, davacının, satış bedeli için talep ettiği faizin başlangıç tarihi, taşınmazdaki zilyetliğinin sona erdiği, diğer bir anlatımla taşınmazın davalıya teslim edildiği tarihtir.
Hal böyle olunca, mahkemece; haricen düzenlenen satım sözleşmeleri nedeniyle ödenilen bedelin iadesi isteminin esasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.