Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/19891 E. 2016/13962 K. 06.12.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19891
KARAR NO : 2016/13962
KARAR TARİHİ : 06.12.2016

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 06.12.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil ve vekili Av…. geldi. Karşı taraf davalı asil ve vekili Av…. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı dava dilekçesinde; davacının, 2007 yılının Eylül ayında davalı ile davacıya yapılacak implant montajı ile porselen dişten oluşan alt/üst çene damak montajı için anlaştıklarını, davacının tedavinin tamamlanmasının ardından, çenesinde ağrı ve rahatsızlık hissettiğini ve alt çenesindeki protezlerin implantlarıyla beraber çıktığını, davalının, davacının şikayetlerini çenenin alışma süresinde olduğu ve şikayetlerinin zamanla geçeceğine yönelik beyanlarıyla geçirdiğini, ancak 2011 yılı Nisan ayında alt protezin 2 adet implantıyla beraber yerinden çıktığını, yapılan tetkiklerde davacının alt çene kemiklerinin zamanla ufalandığından bahisle davalının garantiyi üstlenmediğini, alt protezi iki adet implantlarıyla beraber yeniden çıkan davacının 2 ayrı diş hekimine kontrole gittiğini ve her iki hekiminde alt ve üst çeneye çakılan implantların eğik olarak çakıldığından dolayı alt çene protezinin 3 yıl gibi kısa bir sürede üzerinde 2 implantla beraber yerinden çıktığını belirttiklerini, davacının davalı hakkında…Diş Hekimleri Odasına şikayette bulunduğunu, yapılan tespit sonucunda, davalının uyguladığı implant tedavi ve montajının hatalı olduğuna ilişkin görüş bildirildiğini, davalının söz konusu uygulama için gerekli ve yeterli planlamayı yapmadığını, uygulama için davacının bütün doğal dişlerinin davalı hekim tarafından çekildiğini, ayrıca estetik açıdan uygulama öncesinden daha kötü duruma geldiğini, sosyal güvenini kaybettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi olmak üzere toplam 40.000 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, yapılan işlemin hastanın normal dişli ağzındaki ölçülere uygun tasarlanıp, tatbik edildiğini, hiçbir hastaya protez için ömür boyu garanti verilmesinin mümkün olmadığını, alt protezlerin çıkma sebebinin davacının aşırı sigara kullanımı, sigarayı bırakmak için sürekli sakız çiğnemesi ve protezlerin temizlenmemesinden kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının ağız hijyenine dikkat etmemesi sebebiyle alt çenesindeki dişlerin döküldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davalı diş hekiminin yükümlülüklerini yerine getirmediği, taahhütlerine ve tıbbın gereklerine uygun tedaviyi yapmadığı, uygulanan tedavinin başarısız olduğu iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki akdi ilişki, TBK’nın 470 (BK. m. 355) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Davada, BK.nun 355 vd.maddelerinde yer alan eser sözleşmesi gereğince maddi ve manevi tazminat talep edilmektedir.
Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla ödevlidir.
Eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerekir.
Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır.
Buna göre yüklenici, hastası olan davalının zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmişse; somut durumun gerektirdiği tedbirleri noksansız biçimde almışsa, uygun tedaviyi belirleyip uygulamışsa, uygulanan tedavide nadir de olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davalıyı aydınlatıp uyarmış ve davalının bu hususta rızasını almışsa, eserini iş sahibi davalının ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmişse ücrete hak kazanır.

Davacı tarafından, davalı diş hekimi hakkında yapılan şikayet üzerine…Diş Hekimleri Odası 19.07.2012 tarihli kararı ile bilirkişi raporunda hatalı protez planlaması varlığından bahsedilmekte ise de, doktorun mesleğini kusurlu uyguladığı yönünde yeterli kanaat oluşmaması sebebiyle disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalının bu karara itirazı üzerine Türk Diş Hekimleri Birliği’nin 09.01.2013 tarihli kararı ile ; davacının itirazı kabul edilerek yeniden değerlendirilmek üzere dosyanın ilgili odaya iadesine karar verilmiş,…Diş Hekimleri Odası yeniden yapılan değerlendirme sonucunda 26.03.2013 tarihli karar ile, implant ve protezlerde oluşan problemin, hastanın gerekli kontrollere gelmemesi, problemlerle ilgili hekime başvuruda gecikmesi, ağız hijyeninin sağlanmaması, sürekli sakız çiğnenmesi nedeniyle dikey yönde gelen istenmeyen baskıların komplikasyonu olarak değerlendirilmiş ve diş hekimine disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı bu karara karşı idare mahkemesinde dava açmıştır.
Somut olayda; …Üniversitesi diş hekimlerinden oluşan üçlü bilirkişi kurulunca hazırlanan 20.09.2013 tarihli raporun sonuç kısmında; “alt ve üst çeneye uygulanan tedavi planlamasının hatalı olduğu, hastanın ağız bakımının kötü olmasının tedavinin başarısızlığında önemli bir etkiye sahip olduğu” belirtilmiştir. Tarafların rapora itirazları doğrultusunda, mahkemece, kusur ve davacının talep edebileceği tedavi gideri açısından dosyanın Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine gönderilerek, Oran İmplantoloji bölümünden üç kişilik akademisyen bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler raporlarını heyetçe hazırlamamış ferdi olarak raporlarını sunmuşlar, raporlarında diş hekimi tarafından yapılan tedavinin bedeli hakkında görüşlerini belirtmişler alt çenedeki implantların düşmesinde davacının ağız bakımının kötü olması nedeniyle davacıya yüklenebilecek kusur bulunup bulunmadığı hususunda ise mevcut duruma göre yorum yapılamayacağını belirtmişler, davalı diş hekimince yapılan tedaviye ilişkin raporlarında bir görüş belirtmemişlerdir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında bu yönde bir bilgi olmamasına karşın davacının ağız hijyenine dikkat etmemesi sebebiyle alt çenesindeki dişlerin döküldüğü kanaatine varılarak dava reddedilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş, davacı tarafça idare mahkemesinde açılan dava dosyasının da getirtilerek üniversitelerin diş hekimliği fakültelerinden seçilecek uzmanlardan oluşturulacak bir heyetten yukarıda belirtilen eser sözleşmesine ilişkin genel açıklamalar doğrultusunda rapor alınarak, davacının diş tedavisinin amacına ulaşıp ulaşmadığı, davalının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, taahhütlerine ve tıbbın gereklerine uygun tedaviyi yapıp yapmadığının açıklattırılmasının istenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması olmalıdır. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.