Yargıtay Kararı 3. Hukuk Dairesi 2015/19809 E. 2017/6060 K. 26.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 3. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19809
KARAR NO : 2017/6060
KARAR TARİHİ : 26.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl davacı ve birleşen davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Asıl davacı/birleşen davalı …; davalı ve dava dışı … Alışveriş merkezi inşaatında taşeronluğunu üstlendiklerini, iş yapılırken alınan tüm hak edişlerin davalının banka hesabına yatırıldığını, işin bitimini müteakip elde edilen kârın taraflarca paylaşılma yoluna gidildiğini, davalının hesabına yatan nakit paraları harcadığından davacının alacağını ödeyemediğini, karşılığında ….a 23. İcra Müdürlüğünün 2009/5935 sayılı dosyasına konu senedi ciro ederek davacıya verdiğini, takip sırasında 6.000.TL ödeme yapıldığını, ancak ….a 12. İcra Hakimliğinin 2010/901 sayılı dosyasında TTK’nun 642. Maddesi uyarınca takibin iptal edildiğini, davalının senet üzerindeki imzasını inkar etmediğini alacağın taşeronluk sözleşmesine dayalı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 16.500.TL’nin ödeme tarihi olan 25.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davalı/birleşen davacı … asıl davada; davacıya borcu bulunmadığını, iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacı aleyhine dava açtıklarını bu dava nedeni ile takas-mahsup taleplerinin bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, birleşen davada ise; asıl davacı/birleşen davalı … tarafından aleyhine ….a 23. İCra Müdürlüğü’nün 2009/5935 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, takibin usulsüz tebligat ile kesinleştirildiğini, ….a 12. İcra Hukuk Mahkemesinde açılan şikayet ve itiraz davasında 24.09.2010 tarihinde takibin geçici olarak durdurulduğunu, ancak davacının yurtdışında olması ve haciz tehdidi nedeniyle davalıya 6.000.TL ödeme yapıldığını, sonrasında da mahkemece takibin iptaline karar verildiğini belirterek icra tehdidi altında ödenen 6.000.TL’nin ödeme tarihinden faizi ile birlikte asıl davacı/birleşen davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; davaya konu senedin TTK’nun 688.maddesi anlamında bono vasfında olmadığı, bu nedenle davacıya kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla alacağına kavuşma olanağı vermediği, geçerli bir temlik sözleşmesi olmadığı, dosyaya ibraz olunan belgeler üzerinde mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacının, belgeler çerçevesinde davalıdan alacaklı olduğunu ispata yarayacak bulgu bulunmadığının belirtildiği, davacının davalıdan alacağını ispatlayacak belge ibraz edilemediği, alacak miktarı itibariyle tanıkla ispat sınırının üstünde olduğu gerekçesi ile davacı alacak iddiasını ispatlayamadığından asıl davanın reddine, birleşen davaya ilişkin olarak da; asıl davanın ispatlanamadığı, birleşen dava davacısı tarafından ödemenin, o tarih itibariyle kesinleşen icra dosyası nedeniyle haciz tehdidi altında yapıldığı, takibin iptali ile takip dayanağı kalmadığı, dolayısı ile birleşen dosya davalısının tahsil etmiş olduğu 6.000 TL üzerinden sebepsiz zenginleştiği gerekçesi ile; bu miktarın 4.000 TL’sine 25.01.2011, 2.000 TL’sine 16.03.2011 tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm asıl davacı/birleşen davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, ….a 23. İcra Müdürlüğü’nün 2009/5935 takip sayılı dosyasındaki takibe dayanak yapılan senedin incelenmesinde; miktarının 22.500 TL, alacaklısının …, borçlusunun Yücel Yeşilbağ, vadelerinin 25.11.2008, 20.05.2008 ve Kasım 2008 şeklinde yazılı olduğu, tanzim tarihinin bulunmadığı, senedin arkasında lehtar …’in adı ve telefon numarası yazılmak suretiyle ciro edildiği, senet hamilinin … olduğu, senedin TTK’nun 688.maddesi anlamında bono vasfında olmadığı, üç ayrı vadenin bulunduğu, tanzim tarihinin bulunmadığı, bu nedenle davacıya kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla alacağına kavuşma olanağı vermediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davaya konu iş bu senet kambiyo senedi vasfını haiz olmayıp temel ilişkinin ispatı açısından kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş ise de; arada temel ilişki varsa iş bu senede, yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacağın varlığı tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir. Kaldı ki somut olayda; davalı tarafından senetteki imza inkar edilmemiştir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, davacı tarafça; alacaklı olduğunu ispatlayacak belge ibraz edilemediği, alacak miktarı itibariyle tanıkla ispat sınırının üstünde olduğu gerekçesi ile davacının alacak iddiasını ispatlayamadığından bahisle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün asıl davacı/birleşen davalı … yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.